Erkekler için geliştirilen doğum kontrol iğnesinin çok etkili olduğu belirlendi.
Daily Mail gazetesinin haberine göre, 1000 kadar erkek üzerinde yapılan araştırmada, iki yıllık süre içinde iğneyi kullanan her 100 erkekten sadece biri eşinin, gebe kalmasına yol açtı.
Hiçbir doğum kontrol yönteminin yüzde 100 etkili olmadığını hatırlatan araştırmacılar bunun çok başarılı bir sonuç olduğunu belirttiler. Testosteron iğnesi, kısırlık sorunu olmayan ve daha önceki yıllarda çocuk sahibi olmuş 20-45 yaş arası Çinli erkeklerde denendi.
Bu erkeklerin 18-38 yaş arasındaki eşlerinin de herhangi bir kısırlık problemi bulunmadığı belirtildi.
Doğum Kontrol Hapları İle İlgili Bilinen 10 Yanlış Nedir?
Pekin'deki Ulusal Aile Planlaması Araştırma merkezinin araştırmasında, yöntemin yan etkisinin bulunmadığı ve sperm sayısının iğneyi bıraktıktan 4 ila 6 ay sonra eski haline geldiği belirtildi.
Aylık 500 miligram verilen testosteron iğnesi, FSH ve LH olarak bilinen düzenleyici beyin kimyasalının seviyesini azaltıyor. Bu da sperm üretimini engelliyor.
Testosteron temelli doğum kontrol yönteminin etkisiyle ilgili araştırma, "Journal of Clinical Endocrinology and Metabolism"in gelecek ayki sayısında yayımlanacak.
24 Mayıs 2009 Pazar
Baş Ağrısının Nedenleri
Baş ağrıları, sinir bozucu derecede şiddetli ya da önemsenmeyecek kadar hafif olabilir. Fakat şiddeti ne olursa olsun sürekli ya da sık sık baş ağrısı çeken insanlar bundan önemli derecede etkilenir. Bu ağrı kişilerin hayattan aldıkları zevki azaltır, günlük yaşamlarının olumsuz bir yönde ilerlemesine sebep olur.
Baş Ağrısının Nedenleri
TEHLİKELİ AMA ÖLÜME YOL AÇMA ORANI DÜŞÜK
-TEHLİKELİ AMA ÖLÜME YOL AÇMA ORANI DÜŞÜK-
-Domuz gribi öldürücü bir hastalık mıdır?: Domuz grip virüsünün insanlarda yaptığı hastalık öldürücü olmakla beraber olayın sevindirici tarafı hastalığın ölümlere yol açma oranının çok yüksek olmamasıdır. Domuz gribi son iki ay içinde 8 binden fazla insanda görülmüş, bunların 70 kadarı ölmüştür. Buna göre domuz gribinin insanlarda ölüme yol açma oranı yüzde birin de altındadır. Bu virüsün domuzlarda da ölüme yol açma oranı da yüzde 1-4 arasında değişmektedir.
-Nasıl teşhis edilir?: İnfluenza A virüsünün teşhisi solunum yolları salgılarında virüsün gösterilmesiyle olur. Hastanın kanında grip virüslerine karşı oluşmuş antikorların ölçülmesiyle de teşhise varılabilir.
-Domuz gribi öldürücü bir hastalık mıdır?: Domuz grip virüsünün insanlarda yaptığı hastalık öldürücü olmakla beraber olayın sevindirici tarafı hastalığın ölümlere yol açma oranının çok yüksek olmamasıdır. Domuz gribi son iki ay içinde 8 binden fazla insanda görülmüş, bunların 70 kadarı ölmüştür. Buna göre domuz gribinin insanlarda ölüme yol açma oranı yüzde birin de altındadır. Bu virüsün domuzlarda da ölüme yol açma oranı da yüzde 1-4 arasında değişmektedir.
-Nasıl teşhis edilir?: İnfluenza A virüsünün teşhisi solunum yolları salgılarında virüsün gösterilmesiyle olur. Hastanın kanında grip virüslerine karşı oluşmuş antikorların ölçülmesiyle de teşhise varılabilir.
Domuz Gribi Sebepleri Neler ?
Ağız kokusunun Nedenleri
Sigara diş tedavinizi de geciktirir
Sigara içmek ağız bölgesinde gelişen yara ve cerrahi işlemlerin iyileşme sürecini negatif yönde etkilemektedir. Bu nedenle diş hekimleri her türlü cerrahi işlem sonrası hastalarına, yara iyileşmesi tamamlanıncaya kadar sigara içmemesini tavsiye eder.
Ağız konusu sigara içmenin en kötü etkilerinden biri
Sigara içmek, halitozis denilen kötü ağız kokusuna neden olur. Sigara içen kişilerde ağız içi kimya bozulur, diş bakteri plağı gelişimi artar ve zamanla dişeti problemleri, tat duyusunda azalma ve sonuçta bağışıklığın düşmesi ile ağızda iltihap odakları oluşur. Nikotin bütün tütün ürünleri içinde en yaygın bilinenidir. Etkilerinden birinin de tükürük miktarını azaltması olduğu bilinmektedir. Tükürük miktarının azalması ağız kuruluğu, bakteri plak oluşumu ve buna bağlı ağız kokusunu tetikler.
Kanserin öncüsü Lökoplaki en çok sigara içenlerde görülüyor
Sigaranın ağızda neden olduğu en önemli hastalıklardan biri de “lökoplaki”dir. Yani beyaz damak… önemlidir çünkü kanserin öncüsü olabilir. Hastalığın belirtileri tükürük kanal çıkışlarında, yanak içlerinde, damakta, dişetlerinde, dilde, boğaz duvarında ve bazen de gırtlakta beyaz ya da mavimsi beyaz kalınlaşmalar şeklinde tarif edilebilir. Zaman zaman bu kalınlıklar sert ya da kabuklu olabilir. Hastalığın asıl nedeni bilinmese de en çok sigara içenlerde rastlanır.
Sigara içmek ağız bölgesinde gelişen yara ve cerrahi işlemlerin iyileşme sürecini negatif yönde etkilemektedir. Bu nedenle diş hekimleri her türlü cerrahi işlem sonrası hastalarına, yara iyileşmesi tamamlanıncaya kadar sigara içmemesini tavsiye eder.
Ağız konusu sigara içmenin en kötü etkilerinden biri
Sigara içmek, halitozis denilen kötü ağız kokusuna neden olur. Sigara içen kişilerde ağız içi kimya bozulur, diş bakteri plağı gelişimi artar ve zamanla dişeti problemleri, tat duyusunda azalma ve sonuçta bağışıklığın düşmesi ile ağızda iltihap odakları oluşur. Nikotin bütün tütün ürünleri içinde en yaygın bilinenidir. Etkilerinden birinin de tükürük miktarını azaltması olduğu bilinmektedir. Tükürük miktarının azalması ağız kuruluğu, bakteri plak oluşumu ve buna bağlı ağız kokusunu tetikler.
Ağız kokusunun Nedenleri
Kanserin öncüsü Lökoplaki en çok sigara içenlerde görülüyor
Sigaranın ağızda neden olduğu en önemli hastalıklardan biri de “lökoplaki”dir. Yani beyaz damak… önemlidir çünkü kanserin öncüsü olabilir. Hastalığın belirtileri tükürük kanal çıkışlarında, yanak içlerinde, damakta, dişetlerinde, dilde, boğaz duvarında ve bazen de gırtlakta beyaz ya da mavimsi beyaz kalınlaşmalar şeklinde tarif edilebilir. Zaman zaman bu kalınlıklar sert ya da kabuklu olabilir. Hastalığın asıl nedeni bilinmese de en çok sigara içenlerde rastlanır.
14 Mayıs 2009 Perşembe
Gençlik iksiri
Protect & Perfect Intense güzellik kremi, Man- chester Üniversitesi’ndeki testlerden sonra etkisi bilimsel olarak kanıtlanan dünyanın ilk antia-ging kremi oldu. Krem, fibrillin isimli maddenin üretimini artırarak cildin genç kalmasını sağlıyor
İlk olarak 2003’te piyasaya sürülen Protect & Perfect güzellik kremi, İngiliz bilim adamı Steward Long tarafından büyük bir gizlilikle geliştirilmişti. Piyasaya çıktığı ilk günde mağazanın 2 haftalık stoğu yoğun talep üzerine anında tükendi ve 9 ay içinde 6 milyon krem satıldı. Bunun ardından çalışmalarına devam eden Steward Long, Protect & Perfect Intense’i geliştirdi. 18 ay önce Refine and Rewind ismiyle satışa sulunan ürünün cildi sıkılaştırma ve kırışıklıkları gidermede diğer nemlediricilere oranla 2 kat daha etkili olduğu öne sürülüyordu. Ancak 30 ml’si 20 sterline satılan kremin üreticisi Boots, bunu bilimsel olarak kanıtlamaya karar verdi. Manchester Üniversitesi’nin bağımsız bilim adamları tarafından yürütülen ve British Dermatology dergisinde yayınlanan araştırmalarda krem 1 yıl boyunca 60 gönüllü üzerinde denendi. Testler, Protect & Perfect Intense’i kullananların yüzde 70’inin kırışıklıklarında önemli oranda azalma görüldüğünü ve cildin canlandığını ortaya koydu. Uzmanlardan da onay alan krem, içerdiği vitamin, protein, bitki özleri ve antioksidanlar sayesinde cildin sıkı ve gergin kalmasını sağlayan ancak güneş ve yaşlanmanın etkisiyle giderek azalan “fibrillin” isimli bir maddenin üretimini artırıyor.
İlk olarak 2003’te piyasaya sürülen Protect & Perfect güzellik kremi, İngiliz bilim adamı Steward Long tarafından büyük bir gizlilikle geliştirilmişti. Piyasaya çıktığı ilk günde mağazanın 2 haftalık stoğu yoğun talep üzerine anında tükendi ve 9 ay içinde 6 milyon krem satıldı. Bunun ardından çalışmalarına devam eden Steward Long, Protect & Perfect Intense’i geliştirdi. 18 ay önce Refine and Rewind ismiyle satışa sulunan ürünün cildi sıkılaştırma ve kırışıklıkları gidermede diğer nemlediricilere oranla 2 kat daha etkili olduğu öne sürülüyordu. Ancak 30 ml’si 20 sterline satılan kremin üreticisi Boots, bunu bilimsel olarak kanıtlamaya karar verdi. Manchester Üniversitesi’nin bağımsız bilim adamları tarafından yürütülen ve British Dermatology dergisinde yayınlanan araştırmalarda krem 1 yıl boyunca 60 gönüllü üzerinde denendi. Testler, Protect & Perfect Intense’i kullananların yüzde 70’inin kırışıklıklarında önemli oranda azalma görüldüğünü ve cildin canlandığını ortaya koydu. Uzmanlardan da onay alan krem, içerdiği vitamin, protein, bitki özleri ve antioksidanlar sayesinde cildin sıkı ve gergin kalmasını sağlayan ancak güneş ve yaşlanmanın etkisiyle giderek azalan “fibrillin” isimli bir maddenin üretimini artırıyor.
Kalp Hastalıkları Riski
Kalp hastalıkları, kanser ve inmeden sonra ölüm riski taşıyan dördüncü hastalık...
Alzheimer Derneği Mersin Şube Başkanı Selami Gedik, günümüzde yaşlılarda kalp hastalıkları, kanser ve inmeden sonra ölüm riski taşıyan dördüncü hastalığın "Alzheimer' olduğunu belirtti.
Alzheimer hastalığında en önemli görevin hasta yakınlarına düştüğünü söyleyen Alzheimer Derneği Mersin Şube Başkanı Selami Gedik, "Başlangıçta bir hastanız varken zamanla iki hastanız oluyor. Hasta ve ona bakmakla yükümlü hasta yakını. Hasta yakınlarının hastalığın niteliğini, belirtilerini, ortaya çıkabilecek sorunları ve bunlarla başa çıkma yollarını iyi anlamaları, hem kendi ruh sağlıkları ve mutlulukları, hem de hastanın bakımını en iyi şekilde yapabilmeleri için çok önemli" diye konuştu.
"HASTALIĞIN MALİYETİ OLDUKÇA YÜKSEK"
Selami Gedik, "Günümüzde yaşlılarda kalp hastalıkları, kanser ve inmeden sonra en sık karşılaşılan dördüncü hastalık olan Alzheimer hastalığının mali portresi de ülke bütçelerini derinden etkileyecek büyüklüktedir. 2050 yılında dünyadaki yaşlı insanların sayısının çocukların sayısını aşacağını düşünürsek, bundan tek sonuç çıkarabiliriz: Alzheimer önümüzdeki yıllarda gündemimizi daha da çok meşgul edecek" dedi.
"BUNAMA KADER DEĞİLDİR"
Tehlike sinyalleri veren Alzheimer hastalığını, durduran ya da geri döndüren bir tedavi şekli bulunmasa da, hastalığın belirtilerini belli ölçülerde gidererek, hem hastanın hem de yakınlarının yaşam kalitesini mevcut artırabilecek tedavi yöntemlerinin mevcut olduğunu ifade eden Gedik, "Bunama yaşlılığın kaderi değildir. Bunu bir mesaj olarak hasta ve hasta yakınlarına vererek hayatlarını kolaylaştırmaya çalışıyoruz" diye konuştu.
"PAYLAŞTIKÇA YÜK AZALIR"
Hastalığın toplumda daha iyi tanınması, bakım desteğinin sağlanması ve bu konudaki bilimsel çalışmaların artırılması için çaba gösterdiklerini söyleyen Gedik, "Özellikle hasta yakınlarıyla sürekli diyalog içerisinde olup, bilgi ve deneyim paylaşımını sağlıyoruz" dedi. Alzheimer hasta ve hasta yakınları ile uzmanlar arsında bir köprü oluşturmak amacıyla düzenli olarak aylık eğitim toplantıları düzenlediklerini belirten Gedik, "Alzheimer hastalığının paylaştıkça yükü azalacak" dedi.(habertürk)
Alzheimer Derneği Mersin Şube Başkanı Selami Gedik, günümüzde yaşlılarda kalp hastalıkları, kanser ve inmeden sonra ölüm riski taşıyan dördüncü hastalığın "Alzheimer' olduğunu belirtti.
Alzheimer hastalığında en önemli görevin hasta yakınlarına düştüğünü söyleyen Alzheimer Derneği Mersin Şube Başkanı Selami Gedik, "Başlangıçta bir hastanız varken zamanla iki hastanız oluyor. Hasta ve ona bakmakla yükümlü hasta yakını. Hasta yakınlarının hastalığın niteliğini, belirtilerini, ortaya çıkabilecek sorunları ve bunlarla başa çıkma yollarını iyi anlamaları, hem kendi ruh sağlıkları ve mutlulukları, hem de hastanın bakımını en iyi şekilde yapabilmeleri için çok önemli" diye konuştu.
"HASTALIĞIN MALİYETİ OLDUKÇA YÜKSEK"
Selami Gedik, "Günümüzde yaşlılarda kalp hastalıkları, kanser ve inmeden sonra en sık karşılaşılan dördüncü hastalık olan Alzheimer hastalığının mali portresi de ülke bütçelerini derinden etkileyecek büyüklüktedir. 2050 yılında dünyadaki yaşlı insanların sayısının çocukların sayısını aşacağını düşünürsek, bundan tek sonuç çıkarabiliriz: Alzheimer önümüzdeki yıllarda gündemimizi daha da çok meşgul edecek" dedi.
"BUNAMA KADER DEĞİLDİR"
Tehlike sinyalleri veren Alzheimer hastalığını, durduran ya da geri döndüren bir tedavi şekli bulunmasa da, hastalığın belirtilerini belli ölçülerde gidererek, hem hastanın hem de yakınlarının yaşam kalitesini mevcut artırabilecek tedavi yöntemlerinin mevcut olduğunu ifade eden Gedik, "Bunama yaşlılığın kaderi değildir. Bunu bir mesaj olarak hasta ve hasta yakınlarına vererek hayatlarını kolaylaştırmaya çalışıyoruz" diye konuştu.
"PAYLAŞTIKÇA YÜK AZALIR"
Hastalığın toplumda daha iyi tanınması, bakım desteğinin sağlanması ve bu konudaki bilimsel çalışmaların artırılması için çaba gösterdiklerini söyleyen Gedik, "Özellikle hasta yakınlarıyla sürekli diyalog içerisinde olup, bilgi ve deneyim paylaşımını sağlıyoruz" dedi. Alzheimer hasta ve hasta yakınları ile uzmanlar arsında bir köprü oluşturmak amacıyla düzenli olarak aylık eğitim toplantıları düzenlediklerini belirten Gedik, "Alzheimer hastalığının paylaştıkça yükü azalacak" dedi.(habertürk)
Kuş ve Domuz Gribi
Kuş ve domuz gribi genetik olarak birleşirse...
Londra'daki Queen Mary Koleji'nden virüs uzmanı John Oxford, H1N1 domuz gribi ve H5N1 kuş gribi virüslerinin bir kişiye aynı anda bulaşması halinde, bu virüslerin gen alışverişinde bulunabileceklerini ve çok tehlikeli, insandan insana bulaşabilen yeni bir virüsün ortaya çıkabileceğini belirtti.
Oxford, önemsizden önemliye artan şekilde numaralandığında, mevsimsel grip 3, domuz gribi 5, kuş gribi 6'ncı olurken, domuz ve kuş griplerinin birleşmesiyle ortaya çıkacak virüsün önem derecesinin en az 7 olacağını vurguladı.
Mutasyon olası ama endişeye gerek yok
Ancak Fransız uzman Bruno Lina, durumun abartılmamasından yana olduğunu belirtti.
Kuş ve domuz griplerinin birleşerek yeni bir virüsün ortaya çıkmasının mümkün olduğunu söyleyen Lina, ancak 6 yıldır laboratuvarda bile kuş gribi ve insandaki grip virüsünden başka bir virüs meydana getirmeyi başaramadıklarını, bu virüslerin "bir araya gelmek istemediklerini" söyledi.
Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) verilerine göre, 2003'ten bu yana H5N1 virüsünün neden olduğu kuş gribi nedeniyle dünya genelinde 250'den fazla kişi öldü. İnsana bulaşması zor olsa da kuş gribi virüsü genellikle öldürücü.
H1N1 virüsünün neden olduğu domuz gribi ise insandan insana kolayca geçebiliyor ancak bu virüsten ölüm oranı nispeten düşük.
Londra'daki Queen Mary Koleji'nden virüs uzmanı John Oxford, H1N1 domuz gribi ve H5N1 kuş gribi virüslerinin bir kişiye aynı anda bulaşması halinde, bu virüslerin gen alışverişinde bulunabileceklerini ve çok tehlikeli, insandan insana bulaşabilen yeni bir virüsün ortaya çıkabileceğini belirtti.
Oxford, önemsizden önemliye artan şekilde numaralandığında, mevsimsel grip 3, domuz gribi 5, kuş gribi 6'ncı olurken, domuz ve kuş griplerinin birleşmesiyle ortaya çıkacak virüsün önem derecesinin en az 7 olacağını vurguladı.
Mutasyon olası ama endişeye gerek yok
Ancak Fransız uzman Bruno Lina, durumun abartılmamasından yana olduğunu belirtti.
Kuş ve domuz griplerinin birleşerek yeni bir virüsün ortaya çıkmasının mümkün olduğunu söyleyen Lina, ancak 6 yıldır laboratuvarda bile kuş gribi ve insandaki grip virüsünden başka bir virüs meydana getirmeyi başaramadıklarını, bu virüslerin "bir araya gelmek istemediklerini" söyledi.
Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) verilerine göre, 2003'ten bu yana H5N1 virüsünün neden olduğu kuş gribi nedeniyle dünya genelinde 250'den fazla kişi öldü. İnsana bulaşması zor olsa da kuş gribi virüsü genellikle öldürücü.
H1N1 virüsünün neden olduğu domuz gribi ise insandan insana kolayca geçebiliyor ancak bu virüsten ölüm oranı nispeten düşük.
25 Şubat 2009 Çarşamba
Bebeklerde Gaz Sancıları
Gaz sancıları; bebeklerin çoğunda görülen, zarar verici olmayan, belli bir süre ile sınırlı fizyolojik bir olaydır. Öncelikle bebeğin gaz sancısı dışındaki herhangi bir sebepten dolayı ağlamadığını tespit etmemiz gereklidir.
Bunlar
*Açlık
*Diş çıkarma
*Kulak ağrısı
*İshal
*Başka sebeplerle oluşan barsak spazmları
*İdrar yolu enfeksiyonları
*Popo (anüs) çevresindeki yara ve çatlaklar
*Pişik
*Pamukçuk
*Gizli veya belirgin fıtıklar
*Ağız ve dişeti sorunları
*Vücudun herhangi bir yerindeki kırıklar
*Bazı sinirsel hastalıklara eşlik eden ağlama tipleri...
Bunları ayırt etmek için mutlaka çocuk hekiminize danışmanız gereklidir.
En çok karıştığı durum olan açlıktan ağlayıp ağlamadığını saptamak kolaydır. Anne sütünü verdiğinizde susuyorsa sebep açlıktır. Yok eğer susmuyorsa her ağladığında inatla anne sütü veya mama veriliyorsa, sırf bu yüzden gaz sancısı daha da artabilir. Sık ve düzensiz beslenen çocukların gaz sancıları daha da artabilir. Hele erken dönemde başlanan ek gıdalar bu tabloyu iyice kötüleştirebilir.
Bebeklere şekerli su verilmesi, emziklerin bala veya pekmeze batırılarak verilmesi, çok erken aylarda nişastalı gıdalara başlanması, meyve ve meyve sularının gereğinden çok verilmesi veya meyvelerin olgunlaşmamış olması da gazı artırır.
Gereğinden fazla su içirilen veya tam tersi yeterince su verilmeyen bebeklerde de gaz fazla olur.
Uzun süre açıkta kalan yiyecekler (özellikle süt ve sütlü yiyecekler), iyi temizlenmemiş şişe-kaşık ve emzikler, uzun süre kapağı kapatılmamış şuruplar (vitaminler, antibiyotikler, ateş düşürücü-ağrı kesiciler) de basit mikrobik kirlenmeler nedeniyle gaz yapabilirler.
Altının uzun süre ıslak bırakılması, bulunduğu ortamın aşırı sıcak veya soğuk olması, uzun süre aynı konumda yatırılması da gazı artırabilir.
Bebeğin kundaklanması, hareket kabiliyetini sınırlayan kuşaklarla sarılması da gazı artırabilir.
Annenin beslenmesinin gaz oluşumundaki rolü sanıldığı kadar belirgin değildir.
Anne ve babanın sakin, hoşgörülü ve sevecen olması çok önemlidir.
Gazlı Bebeklerde Neler Yapılabilir?
*Anne ve babanın sakin olması, bebeğe şefkatle ve güvenle yaklaşması
*Aşırı sıcak veya soğuk ortam oluşturulmamalı,
*Dar ve sıkıcı veya üst üste giysiler giydirilmemeli,
*Besinler hazırlanırken hijyen (temizlik) kurallarına uyulmalı,
*Bebekler hep aynı pozisyonda yatırılmamalı, yan olarak veya karın üstü yatırılmalı (karın üstü yatırılırken bir kişinin bebeğin yanından ayrılmaması gerekiyor),
*Karnına ve ayaklarına ılık bezler konulmalı,
*Her beslenmeden sonra en az yarım saat ve en az iki kere "Gark" edene kadar gazı çıkartılmalı,
*Bebeğe okşayarak ve severek güzel sözler söylenmeli,
*Sinirsiz olduğu bir zamanda bebeğe uygun masaj yapılmalı,
*Gereğinden fazla emdirilmemeli, gereksiz yere ek besinler verilmemeli,
*Rezene çayı ve anason verilebilir.
*Doktorunuza görünmeli ve onun önerilerine uymalısınız.a, antikor denilen sıvısal maddelerin çocuklara hazır olarak dışardan sunulması, kısa süren bir koruma sağlamasına karşın hastalıklardan korunmada önemli bir yer tutar. Bu antikorlar, anneden çocuğuna rahim içindeyken kan yoluyla geçebildiği gibi anne sütüyle de aktarılabilmektedir. Buna "pasif doğal" bağışıklık adı verilir. Süt verme süresince ve doğum sonrasında 4-6 ay süreyle süt çocuğunu bir çok hastalığa karşı korur. Bir de "pasif edinsel" bağışıklık mevcuttur. Yine bir süre için etkili olan bu immun yanıt, piyasada satılan çeşitli "gamma globulinler" ile sağlanır. Gamma globulin preparatları insanlardan, hayvanlardan ya da genetik teknolojilerle elde edilen tekli veya çoklu antikor karışımlarıdır. Yeri geldikçe her bir öge ayrıntılarıyla ele alınacaktır.
Bunlar
*Açlık
*Diş çıkarma
*Kulak ağrısı
*İshal
*Başka sebeplerle oluşan barsak spazmları
*İdrar yolu enfeksiyonları
*Popo (anüs) çevresindeki yara ve çatlaklar
*Pişik
*Pamukçuk
*Gizli veya belirgin fıtıklar
*Ağız ve dişeti sorunları
*Vücudun herhangi bir yerindeki kırıklar
*Bazı sinirsel hastalıklara eşlik eden ağlama tipleri...
Bunları ayırt etmek için mutlaka çocuk hekiminize danışmanız gereklidir.
En çok karıştığı durum olan açlıktan ağlayıp ağlamadığını saptamak kolaydır. Anne sütünü verdiğinizde susuyorsa sebep açlıktır. Yok eğer susmuyorsa her ağladığında inatla anne sütü veya mama veriliyorsa, sırf bu yüzden gaz sancısı daha da artabilir. Sık ve düzensiz beslenen çocukların gaz sancıları daha da artabilir. Hele erken dönemde başlanan ek gıdalar bu tabloyu iyice kötüleştirebilir.
Bebeklere şekerli su verilmesi, emziklerin bala veya pekmeze batırılarak verilmesi, çok erken aylarda nişastalı gıdalara başlanması, meyve ve meyve sularının gereğinden çok verilmesi veya meyvelerin olgunlaşmamış olması da gazı artırır.
Gereğinden fazla su içirilen veya tam tersi yeterince su verilmeyen bebeklerde de gaz fazla olur.
Uzun süre açıkta kalan yiyecekler (özellikle süt ve sütlü yiyecekler), iyi temizlenmemiş şişe-kaşık ve emzikler, uzun süre kapağı kapatılmamış şuruplar (vitaminler, antibiyotikler, ateş düşürücü-ağrı kesiciler) de basit mikrobik kirlenmeler nedeniyle gaz yapabilirler.
Altının uzun süre ıslak bırakılması, bulunduğu ortamın aşırı sıcak veya soğuk olması, uzun süre aynı konumda yatırılması da gazı artırabilir.
Bebeğin kundaklanması, hareket kabiliyetini sınırlayan kuşaklarla sarılması da gazı artırabilir.
Annenin beslenmesinin gaz oluşumundaki rolü sanıldığı kadar belirgin değildir.
Anne ve babanın sakin, hoşgörülü ve sevecen olması çok önemlidir.
Gazlı Bebeklerde Neler Yapılabilir?
*Anne ve babanın sakin olması, bebeğe şefkatle ve güvenle yaklaşması
*Aşırı sıcak veya soğuk ortam oluşturulmamalı,
*Dar ve sıkıcı veya üst üste giysiler giydirilmemeli,
*Besinler hazırlanırken hijyen (temizlik) kurallarına uyulmalı,
*Bebekler hep aynı pozisyonda yatırılmamalı, yan olarak veya karın üstü yatırılmalı (karın üstü yatırılırken bir kişinin bebeğin yanından ayrılmaması gerekiyor),
*Karnına ve ayaklarına ılık bezler konulmalı,
*Her beslenmeden sonra en az yarım saat ve en az iki kere "Gark" edene kadar gazı çıkartılmalı,
*Bebeğe okşayarak ve severek güzel sözler söylenmeli,
*Sinirsiz olduğu bir zamanda bebeğe uygun masaj yapılmalı,
*Gereğinden fazla emdirilmemeli, gereksiz yere ek besinler verilmemeli,
*Rezene çayı ve anason verilebilir.
*Doktorunuza görünmeli ve onun önerilerine uymalısınız.a, antikor denilen sıvısal maddelerin çocuklara hazır olarak dışardan sunulması, kısa süren bir koruma sağlamasına karşın hastalıklardan korunmada önemli bir yer tutar. Bu antikorlar, anneden çocuğuna rahim içindeyken kan yoluyla geçebildiği gibi anne sütüyle de aktarılabilmektedir. Buna "pasif doğal" bağışıklık adı verilir. Süt verme süresince ve doğum sonrasında 4-6 ay süreyle süt çocuğunu bir çok hastalığa karşı korur. Bir de "pasif edinsel" bağışıklık mevcuttur. Yine bir süre için etkili olan bu immun yanıt, piyasada satılan çeşitli "gamma globulinler" ile sağlanır. Gamma globulin preparatları insanlardan, hayvanlardan ya da genetik teknolojilerle elde edilen tekli veya çoklu antikor karışımlarıdır. Yeri geldikçe her bir öge ayrıntılarıyla ele alınacaktır.
Sivrisinek,Parazit,Sıtma Gibi Aşılar
Hayvanların parazitlere karşı aşılanmalarıyla elde edilen başarılı sonuçlar, insanlarda da anti parazit aşıların kullanımı konusunda cesaret uyandırmıştır. Araştırmalardan elde edilen ilk sonuçlar oldukça sevindiricidir. Sistosoma, tatlı su sivrisinekleriyle bulaştırılan, tedavisi için herhangi bir ilaç olmadığı için aşıyla korunmanın önemli olduğu aşikar olan bir parazittir.
Hayvan deneylerinde yüz güldürücü sonuçlar alınmıştır. Ancak insanlarda kullanılabilecek bir aşı henüz geliştirilememiştir. Bu konuda çalışmalar devam etmektedir.
Tripanosoma, uyku hastalığına neden olan parazittir. Amerika ve Afrika kıtasında görülen hastalığın farklı iki tipi için ayrı aşı geliştirilmesi çabaları halen sürmektedir.
Sıtma, plazmodyum adı verilen parazitin yolaçtığı ciddi bir hastalıktır. Ülkemizde özellikle Çukurova Bölgesinde halen sıkça görülmektedir. Sivrisineklerle insandan insana bulaştırılır, hastalığın kontrol altına alınması için tüm dünyada sürdürülen gayretler henüz istenilen ölçüde başarılı değildir.
Her yıl Afrika'da 1 milyon çocuk sıtma nedeniyle ölmektedir. Bu hastalığa karşı doğal bağışıklık yavaş geliştiği için sıtma atakları yıllarca devam eder. Sağ kalanlarda 10 yıl gibi bir süre içinde hastalık gerileyebilir.
Moreno ve Patarroyo 1989 yılında, sıtmaya karşı geliştirdikleri sentetik aşılarını bilim dünyasına duyurmuşlardır. Gönüllü insanlarda yapılan araştırmalar, aşının etkili olduğunu göstermiştir. Ancak geniş çaplı saha uygulamaları yapmadan kesin bir güven oluşması olası değildir.
Hayvan deneylerinde yüz güldürücü sonuçlar alınmıştır. Ancak insanlarda kullanılabilecek bir aşı henüz geliştirilememiştir. Bu konuda çalışmalar devam etmektedir.
Tripanosoma, uyku hastalığına neden olan parazittir. Amerika ve Afrika kıtasında görülen hastalığın farklı iki tipi için ayrı aşı geliştirilmesi çabaları halen sürmektedir.
Sıtma, plazmodyum adı verilen parazitin yolaçtığı ciddi bir hastalıktır. Ülkemizde özellikle Çukurova Bölgesinde halen sıkça görülmektedir. Sivrisineklerle insandan insana bulaştırılır, hastalığın kontrol altına alınması için tüm dünyada sürdürülen gayretler henüz istenilen ölçüde başarılı değildir.
Her yıl Afrika'da 1 milyon çocuk sıtma nedeniyle ölmektedir. Bu hastalığa karşı doğal bağışıklık yavaş geliştiği için sıtma atakları yıllarca devam eder. Sağ kalanlarda 10 yıl gibi bir süre içinde hastalık gerileyebilir.
Moreno ve Patarroyo 1989 yılında, sıtmaya karşı geliştirdikleri sentetik aşılarını bilim dünyasına duyurmuşlardır. Gönüllü insanlarda yapılan araştırmalar, aşının etkili olduğunu göstermiştir. Ancak geniş çaplı saha uygulamaları yapmadan kesin bir güven oluşması olası değildir.
Etiketler:
Parazit,
sağlık port,
Sıtma Gibi Aşılar,
sinek aşısı,
Sivrisinek
24 Şubat 2009 Salı
Horlama Sorunu
Bazı durumlarda basit önlemlerle horlamanın giderilmesi mümkün olabilir. Kilo verme, akşam yemeğini erken ve hafif yeme, alkol almama, sırtüstü yatmama vb. Bazen diş protezi uzmanı tarafından hazırlanan ve hastanın uyuyacağı sırada taktığı, alt çeneyi öne çekici protezler de sorunun çözümü olabilir. Hastanın hayatını tehdit edecek seviyede (ileri derecede) uykuda solunum duraklamaları varsa , bu durumda ilk seçenek pozitif basınçlı hava sistemi (CPAP) olacaktır.Bu sistemde kişi uyurken burundan maske aracılığı ile sürekli hava verilir. Bu tedavinin, belli bir disiplinle sürekli kullanımı gerekir.
RADYOFREKANS DALGALARI İLE TEDAVİ
Radyofrekans dalgaları ile küçük dil, yumuşak damak ve dil kökü müdahaleleri, bu alanda geliştirilmiş en yeni tekniklerden biridir. Bu yöntem genel anestezi gerektirmez ve yumuşak damak fonksiyonlarında herhangi bir kayba yol açmaz. Ayrıca tedavi sonrasında herhangi bir boğaz ağrısı da görülmez. Ancak geleneksel cerrahi yöntemlere göre uygulama alanı oldukça kısıtlıdır. Yapılan muayene ve tetkikler sonucunda sarkık ve ince yapılı yumuşak damak horlamaya sebep oluyorsa, bu hastalarda radyofrekans ile tedaviye adaydır. Hasta yarı oturur pozisyonda iken lokal anestezi altında uygulanabilen işlem yaklaşık 5 dakika sürer. Üç hafta ara ile 4-5 seans uygulanır. Uykuda soluk duraklamaları olan kişilerde diğer tedavi yöntemleri tercih edilmelidir.
LAZERLE TEDAVİ
Lazer ile yapılacak bir cerrahi işlem ile horlama sorununuzdan kurtulabilirsiniz. Bu yöntemde, hasta oturur pozisyonda konforlu bir koltuğa yerleştirilir. Kısaca LAUP adı verilen bu işlem, lokal anestezi altında yapılır. Lokal anestezi sonrası uvula denilen yumuşak damağın sarkan parçası (küçük dil) lazer ile kesilerek yeniden şekillendirilir. En fazla yarım saat süren bu işlem sonrası hastanın hastanede yatması gerekmez. Uykuda soluk duraklamaları olan hastalar için , tek başına lazer tedavisi, çoğu zaman yeterli olmaz. Diğer tekniklerle kombine olarak lazer tedavisinden de faydalanabilir.
CERRAHİ TEDAVİ
Lazer ve radyofrekans tedavisine uygun olmayan hastalar için farklı tedavi seçenekleri de uygulanmakta. Gerektiğinde tedavi için burun tıkanıklığını giderici bir cerrahi işlem yapılmaktadır. Eğer dil kökü aşırı büyükse küçültülmeye yada öne çekmeye yönelik operasyonlar uygulanır. Uykuda solunum duraklamaları olan bir hastanın alt ve üst çenesinde yapısal bir problem varsa, bunun giderilmesine yönelik (çenenin öne çekilmesi gibi) operasyonlar yapılabilir.
RADYOFREKANS DALGALARI İLE TEDAVİ
Radyofrekans dalgaları ile küçük dil, yumuşak damak ve dil kökü müdahaleleri, bu alanda geliştirilmiş en yeni tekniklerden biridir. Bu yöntem genel anestezi gerektirmez ve yumuşak damak fonksiyonlarında herhangi bir kayba yol açmaz. Ayrıca tedavi sonrasında herhangi bir boğaz ağrısı da görülmez. Ancak geleneksel cerrahi yöntemlere göre uygulama alanı oldukça kısıtlıdır. Yapılan muayene ve tetkikler sonucunda sarkık ve ince yapılı yumuşak damak horlamaya sebep oluyorsa, bu hastalarda radyofrekans ile tedaviye adaydır. Hasta yarı oturur pozisyonda iken lokal anestezi altında uygulanabilen işlem yaklaşık 5 dakika sürer. Üç hafta ara ile 4-5 seans uygulanır. Uykuda soluk duraklamaları olan kişilerde diğer tedavi yöntemleri tercih edilmelidir.
LAZERLE TEDAVİ
Lazer ile yapılacak bir cerrahi işlem ile horlama sorununuzdan kurtulabilirsiniz. Bu yöntemde, hasta oturur pozisyonda konforlu bir koltuğa yerleştirilir. Kısaca LAUP adı verilen bu işlem, lokal anestezi altında yapılır. Lokal anestezi sonrası uvula denilen yumuşak damağın sarkan parçası (küçük dil) lazer ile kesilerek yeniden şekillendirilir. En fazla yarım saat süren bu işlem sonrası hastanın hastanede yatması gerekmez. Uykuda soluk duraklamaları olan hastalar için , tek başına lazer tedavisi, çoğu zaman yeterli olmaz. Diğer tekniklerle kombine olarak lazer tedavisinden de faydalanabilir.
CERRAHİ TEDAVİ
Lazer ve radyofrekans tedavisine uygun olmayan hastalar için farklı tedavi seçenekleri de uygulanmakta. Gerektiğinde tedavi için burun tıkanıklığını giderici bir cerrahi işlem yapılmaktadır. Eğer dil kökü aşırı büyükse küçültülmeye yada öne çekmeye yönelik operasyonlar uygulanır. Uykuda solunum duraklamaları olan bir hastanın alt ve üst çenesinde yapısal bir problem varsa, bunun giderilmesine yönelik (çenenin öne çekilmesi gibi) operasyonlar yapılabilir.
Diş Dolguları
Diş çürümesi diş dolguları : çoğu kez belirtileri fark etmişsinizdir. Ancak düzenli muayeneniz için diş hekiminize gittiğinizde, diş hekiminiz diş çürüğünüzü bulur. Ancak, bazı durumlarda: tatlı, çok sıcak ya da çok soğuk bir şey yediğinizde dişinizde hafif bir ağrı hissedebilirsiniz. Bu, diş çürümesinin en erken belirtisidir.
Eğer, tatlı, sıcak ya da soğuk yiyecekler yerken keskin bir ağrı duyuyorsanız, bu daha ciddi bir çürümenin işaretidir. Bu durumların her birinde, çürüme süreci, dişin çürüyen kısmı temizlenerek (oyularak) ve bunun yerine dolgu konularak durdurulabilir.
Eğer diş çürümesi yaygınlaşmış ise ya da siz özellikle çok hassassanız, ağrıyı kesmek için lokal anestezi (diş etlerine yapılan iğne yoluyla) uygulanabilir. Duruma göre bazı diş hekimleri rahatsızlık ve endişeyi azaltmak için diazot monoksit verebilirler. Eğer, ilaçla tedavi görüyor iseniz, herhangi bir anestezik almadan önce bunu mutlaka diş hekiminize söyleyin.çünkü, birlikte alınan belirli ilaçlar ve anestezikler ters reaksiyonlar doğurabilir.
Etkilenmiş bölüm bir kez temizlendiğinde, diş hekiminiz artık dişinizi iyileştirmeye hazırlanacaktır. Kullanılan dolgu tipi dişin konumuna ve işlevine bağlıdır çiğneme işlevinin çoğunu yapan azı dişleri daha fazla basınca maruz kalırlar ve ön dişlerden daha dayanıklı bir maddeye gereksinimleri vardır. Buna ek olarak, eğer mümkünse ön dişdeki bir dolgu, dişin kendi rengiyle uyumlu olmalıdır.
Bazen, çürüme yaygın olduğunda, dişinizin tedaviye reaksiyonu ve hassasiyetinin gözlemlenmesini sağlamak için geçici bir dolgu yapılabilir. Birkaç hafta sonra, ters belirti ya da şikayetler yoksa, diş hekiminiz dolguyu çıkarır ve yerine kalıcı dolguyu koyar.
Eğer, tatlı, sıcak ya da soğuk yiyecekler yerken keskin bir ağrı duyuyorsanız, bu daha ciddi bir çürümenin işaretidir. Bu durumların her birinde, çürüme süreci, dişin çürüyen kısmı temizlenerek (oyularak) ve bunun yerine dolgu konularak durdurulabilir.
Eğer diş çürümesi yaygınlaşmış ise ya da siz özellikle çok hassassanız, ağrıyı kesmek için lokal anestezi (diş etlerine yapılan iğne yoluyla) uygulanabilir. Duruma göre bazı diş hekimleri rahatsızlık ve endişeyi azaltmak için diazot monoksit verebilirler. Eğer, ilaçla tedavi görüyor iseniz, herhangi bir anestezik almadan önce bunu mutlaka diş hekiminize söyleyin.çünkü, birlikte alınan belirli ilaçlar ve anestezikler ters reaksiyonlar doğurabilir.
Etkilenmiş bölüm bir kez temizlendiğinde, diş hekiminiz artık dişinizi iyileştirmeye hazırlanacaktır. Kullanılan dolgu tipi dişin konumuna ve işlevine bağlıdır çiğneme işlevinin çoğunu yapan azı dişleri daha fazla basınca maruz kalırlar ve ön dişlerden daha dayanıklı bir maddeye gereksinimleri vardır. Buna ek olarak, eğer mümkünse ön dişdeki bir dolgu, dişin kendi rengiyle uyumlu olmalıdır.
Bazen, çürüme yaygın olduğunda, dişinizin tedaviye reaksiyonu ve hassasiyetinin gözlemlenmesini sağlamak için geçici bir dolgu yapılabilir. Birkaç hafta sonra, ters belirti ya da şikayetler yoksa, diş hekiminiz dolguyu çıkarır ve yerine kalıcı dolguyu koyar.
Diş Çürükleri ve Diş Çürük tedavisi
Diş çürüğünün kendiliğinden iyileşmediğini ve çürüyen yapının tamir olmadığını biliriz. Çürük tedavi edilmezse ilerler. Öyleyse, mutlaka çürük dişi doldurmak gerekir. Henüz diş özüne kadar ilerlememiş çürükler şöyle tedavi edilir:
1. Önce Çürük Temizlenir
Mine ve dentin çok sert yapılardır. Çürüğü temizlerken bu yapıların kaldırılması gerekir. Çürük, frez dediğimiz özel uçlarla temizlenir. Günümüzde çürük, elmas uçlu veya tungsten çeliğinden yapılmış frezlerle temizlenir. Bu frezler yüksek dönülü, hassas motorlara takılır. Bu motorların dönüşü dakikada 300.000�dir. Saniyede, (ya da 2 sayana kadar) kullanılan alet tam 5.000 devir yapar. Ayrıca dönme esnasında hiç titreşim de yoktur. Biraz ağrı olabilir. Çünkü, dentin yüzeyi biraz hassastır ve kişiden kişiye değişen şiddette ağrı duyulur. Bunun çaresi lokal anestezidir. Lokal anestezi ile hiç ağrı duymadan diş dolgusu yaptırılabilir.
2. Temizlenen Çürük Boşluğu Şekillendirilir
Diş doldurturken sadece çürüğün temizlenmez çürük etrafında bazı düzeltmeler de yapılır. Çürük boşluğunun genişletilmesi �kavite hazırlama� belirli kurallara göre biyomekanik ve yapısal (morfolojik) zorunluluktan dolayı yapılmaktadır.
1. Önce Çürük Temizlenir
Mine ve dentin çok sert yapılardır. Çürüğü temizlerken bu yapıların kaldırılması gerekir. Çürük, frez dediğimiz özel uçlarla temizlenir. Günümüzde çürük, elmas uçlu veya tungsten çeliğinden yapılmış frezlerle temizlenir. Bu frezler yüksek dönülü, hassas motorlara takılır. Bu motorların dönüşü dakikada 300.000�dir. Saniyede, (ya da 2 sayana kadar) kullanılan alet tam 5.000 devir yapar. Ayrıca dönme esnasında hiç titreşim de yoktur. Biraz ağrı olabilir. Çünkü, dentin yüzeyi biraz hassastır ve kişiden kişiye değişen şiddette ağrı duyulur. Bunun çaresi lokal anestezidir. Lokal anestezi ile hiç ağrı duymadan diş dolgusu yaptırılabilir.
2. Temizlenen Çürük Boşluğu Şekillendirilir
Diş doldurturken sadece çürüğün temizlenmez çürük etrafında bazı düzeltmeler de yapılır. Çürük boşluğunun genişletilmesi �kavite hazırlama� belirli kurallara göre biyomekanik ve yapısal (morfolojik) zorunluluktan dolayı yapılmaktadır.
Etiketler:
çürük diş ağrısı,
Diş Çürük tedavisi,
Diş Çürükleri
Diş Beyazlatma
Son yıllarda artan estetik uygulamalar içersinde yer alan �diş beyazlatma(bleaching), kişinin optimal bir estetik görüntüye kavuşmasına yardım eder.
Diş beyazlatma, çeşitli nedenlerle rengi değişikliğe uğramış tek bir dişe uygulanabileceği gibi,tüm dişlere de uygulanabilir.
Beyazlatma uygulamaları ;
1-Office bleaching (muayenehanede uygulama)
2-Home bleaching (evde uygulama)
Şeklinde yapılmaktadır.
Diş beyazlatma, çeşitli nedenlerle rengi değişikliğe uğramış tek bir dişe uygulanabileceği gibi,tüm dişlere de uygulanabilir.
Beyazlatma uygulamaları ;
1-Office bleaching (muayenehanede uygulama)
2-Home bleaching (evde uygulama)
Şeklinde yapılmaktadır.
Diş Bakımı
Dişlerin İç Ve Dış Bakımı.
İç bakımın en önemli özelliği doğru ve dengeli beslenerek vücudumuza özellikle kemiklerimize ve bunun uzantısı olan dişlerimize gereken kalsiyum.,fosfor A,C,D vitaminleri ve diğer vitamin ve mineraller vermek ve vücudu noksan bırakmamaktır.
Dişlerin dış bakımı ise gıdalar ve bakım yöntemi olarak iki kısımda incelenir.Rafine gıdalar(beyaz un,şeker)ve hayvani gıdalar diş aralarına yapışarak çürümeye başlar ve birtakım mikroplar üretirler.Zaman içinde bu mikroplar dişe sirayet ederek dişi çürütürler.
Diş bakımının genelde üç dış hedefi olmalıdır.Birincisi diş aralarında(doğal gıda da alsak) ne kadar gıda artığı varsa (özellikle yemeklerden sonra) bunlardan kurtulmaya çalışmak,diş etlerini kuvvetlendirmek,parlak ve temiz bir görünüm kazandırmak.
Dişlerin dış bakımı ise gıdalar ve bakım yöntemi olarak iki kısımda incelenir. Rafine gıdalar (beyaz un, şeker)ve hayvani gıdalar diş aralarına yapışarak çürümeye başlar ve birtakım mikroplar üretirler. Zaman içinde bu mikroplar dişe sirayet ederek dişi çürütürler.
Diş bakımının genelde üç dış hedefi olmalıdır. Birincisi diş aralarında (doğal gıda da alsak) ne kadar gıda artığı varsa (özellikle yemeklerden sonra) bunlardan kurtulmaya çalışmak, diş etlerini kuvvetlendirmek,parlak ve temiz bir görünüm kazandırmak.
Diş arasındaki artıkların gitmesini sağlamak için her yemekten sonra sadece su ve fırça ile(macunsuz) diş araları iyice temizlenene kadar fırçalanmalıdır.Bu fırçalama bildiğimiz fırçalarla da yapılabilir ya da herhangi,bir dal parçasının ucunu taşla döverek meydana gelen liflerden de olur(Eski Hintlilerin kullandığı ya da İslamiyet�teki misvak gibi, hatta bunun daha sağlıklı olduğu da bilinir) .
İç bakımın en önemli özelliği doğru ve dengeli beslenerek vücudumuza özellikle kemiklerimize ve bunun uzantısı olan dişlerimize gereken kalsiyum.,fosfor A,C,D vitaminleri ve diğer vitamin ve mineraller vermek ve vücudu noksan bırakmamaktır.
Dişlerin dış bakımı ise gıdalar ve bakım yöntemi olarak iki kısımda incelenir.Rafine gıdalar(beyaz un,şeker)ve hayvani gıdalar diş aralarına yapışarak çürümeye başlar ve birtakım mikroplar üretirler.Zaman içinde bu mikroplar dişe sirayet ederek dişi çürütürler.
Diş bakımının genelde üç dış hedefi olmalıdır.Birincisi diş aralarında(doğal gıda da alsak) ne kadar gıda artığı varsa (özellikle yemeklerden sonra) bunlardan kurtulmaya çalışmak,diş etlerini kuvvetlendirmek,parlak ve temiz bir görünüm kazandırmak.
Dişlerin dış bakımı ise gıdalar ve bakım yöntemi olarak iki kısımda incelenir. Rafine gıdalar (beyaz un, şeker)ve hayvani gıdalar diş aralarına yapışarak çürümeye başlar ve birtakım mikroplar üretirler. Zaman içinde bu mikroplar dişe sirayet ederek dişi çürütürler.
Diş bakımının genelde üç dış hedefi olmalıdır. Birincisi diş aralarında (doğal gıda da alsak) ne kadar gıda artığı varsa (özellikle yemeklerden sonra) bunlardan kurtulmaya çalışmak, diş etlerini kuvvetlendirmek,parlak ve temiz bir görünüm kazandırmak.
Diş arasındaki artıkların gitmesini sağlamak için her yemekten sonra sadece su ve fırça ile(macunsuz) diş araları iyice temizlenene kadar fırçalanmalıdır.Bu fırçalama bildiğimiz fırçalarla da yapılabilir ya da herhangi,bir dal parçasının ucunu taşla döverek meydana gelen liflerden de olur(Eski Hintlilerin kullandığı ya da İslamiyet�teki misvak gibi, hatta bunun daha sağlıklı olduğu da bilinir) .
Diş Ağrısı Tedavisi
# Ağrıyan diş üzerinde ve dişlerin arasında bulunan gıda birikintileri, diş fırçası ve diş ipi kullanılarak temizlenmeli ve yarım su bardağına yarım çay kaşığı tuz ilave edilerek elde edilen tuzlu su ile ağız iyice çalkalanmalıdır.
# Kesinlikle ağrıyan diş üzerine ASPİRİN ya da herhangi bir ağrı kesici ilaç uygulanmamalıdır. Kimyasal yapıları nedeni ile bu gibi ilaçlar diş etinde ve çevre yumuşak dokularda tahrişlere neden olabilmektedir. Bu da diş ağrısının yanında ikinci bir ağrının oluşmasına neden olacaktır.
# Eğer iltihap nedeni ile yüzde şişlik oluşmuşsa o bölgeye soğuk kompres yapılmalıdır.
# Dişhekimine gitmeden önce bir ağrı kesici ilaç alınabilir.
# Kesinlikle ağrıyan diş üzerine ASPİRİN ya da herhangi bir ağrı kesici ilaç uygulanmamalıdır. Kimyasal yapıları nedeni ile bu gibi ilaçlar diş etinde ve çevre yumuşak dokularda tahrişlere neden olabilmektedir. Bu da diş ağrısının yanında ikinci bir ağrının oluşmasına neden olacaktır.
# Eğer iltihap nedeni ile yüzde şişlik oluşmuşsa o bölgeye soğuk kompres yapılmalıdır.
# Dişhekimine gitmeden önce bir ağrı kesici ilaç alınabilir.
Dişim Ağrıyor
Diş ağrısı insanların çaresiz kaldıkları ciddi sorunların başındadır.Bir çoğumuz diş ağrısını dindirebilmek için doğru veya genellikle yanlış olan uygulamaları deneriz.Dişhekimine ulaşamadığınız özellikle gece istirahat saatlerinde karşımıza çıkan amansız diş ağrıları zihinlerimizde kötü anılar olarak yer etmiştir.Diş ağrısının şiddeti dişte meydana gelen ve tedavisi ihmal edilmiş çürüklerin dişin pulpasına (sinirine) yakınlığı ile doğru orantılı olarak artmaktadır.Diş ağrısının dayanılmaz olduğu durumlar çürüğün pulpaya ulaşması ve dişin hissini veren sinirinin ağız ortamı ile ilişkide olmasıdır.Diğer dayanılmaz ağrıların sebebi ise uzun süre tedavi edilmemiş çürüklerin dişin kökünde ve yumuşak dokuda oluşturduğu enfeksiyondan kaynaklanan apse nedeniyledir.Her iki durumda da zonklar tarzda kulaklara yansıyan uyuşukluk hissi veren sert ağrılardır.
Bebeklerde Hastalık Sonrası
Bebeğin burun içi temizliğinin yapılması,eğer sert ise önceden serum fizyolojik damlatılıp yumuşatılması gereklidir.
• Ortamın havasındaki nemin arttırılması faydalıdır. Bu hem burun tıkanıklığını önler hem de bebeğin daha rahat nefes almasını sağlar.
• Bebeği sırtüstü değilde yüzükoyun uyutun. Bebeğin daha rahat nefes almasını sağlamak için yastık veya benzeri şeyleri yatağın altına koyarak başının bir miktar havada kalmasını sağlayın.
• Burun tıkanıklığını açıcılar (dekonjestan) doktorun tavsiye ettiği şekilde kullanılabilir.
• Vazelin türü ürünler burun dışına, alt taraflara ve çevresine tahrişleri ve deri kızarıklıklarını önlemek için sürülebilir.
• Öksürük ilaçları sadece uykunun bölünmesine neden olan kuru öksürükler için kullanılmalıdır. Öksürük giderici bir ilaç hiç bir zamandoktor reçetesi olmadan kullanılmamalıdır. Antibiotiklerde başka bir mikrobik durum ortaya çıkmadıkça soğukalgınlığında bir fayda sağlamaz.
• Ortamın havasındaki nemin arttırılması faydalıdır. Bu hem burun tıkanıklığını önler hem de bebeğin daha rahat nefes almasını sağlar.
• Bebeği sırtüstü değilde yüzükoyun uyutun. Bebeğin daha rahat nefes almasını sağlamak için yastık veya benzeri şeyleri yatağın altına koyarak başının bir miktar havada kalmasını sağlayın.
• Burun tıkanıklığını açıcılar (dekonjestan) doktorun tavsiye ettiği şekilde kullanılabilir.
• Vazelin türü ürünler burun dışına, alt taraflara ve çevresine tahrişleri ve deri kızarıklıklarını önlemek için sürülebilir.
• Öksürük ilaçları sadece uykunun bölünmesine neden olan kuru öksürükler için kullanılmalıdır. Öksürük giderici bir ilaç hiç bir zamandoktor reçetesi olmadan kullanılmamalıdır. Antibiotiklerde başka bir mikrobik durum ortaya çıkmadıkça soğukalgınlığında bir fayda sağlamaz.
Bebeklerde Hastalık
SOĞUK ALGINLIĞI VEYA ÜST SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONU (ÜSYE) Soğuk algınlığı bebekler ve çocuklar arasında en çok rastalanan hastalıklardan biridir. Genelde sanılanın tersine soğukta kalmak yada üşütmekle olmaz. Boğaz ve burunda gelişen bir enfeksiyondur ve etkeni genelde virüsler olan bulaşıcı bir hastalıktır.
Ağız Kokusunu Giderme
Ağız kokusunun sebepleri çok çeşitlidir. Ekseri vakalarda koku hastanın kendisi tarafından hissedilmez; ancak çevresindekiler hisseder.
Eşler arası soğukluğa yol açan ciddi ağız kokularının sebepleri araştırılmalı; mutlaka tedavi ettirilmelidir.
Ağız kokusu yenen yiyeceklerle ve ağız temizliği ile ilgili olduğu gibi; bir hastalığın işareti de olabilir.
Soğan, sarmısak, yağlı besinler, turşu, sigara, alkol, protez, yemeklerden sonra dişlerin fırçalanmaması ağız kokularının başlıca zahiri sebepleridir.
Eşler arası soğukluğa yol açan ciddi ağız kokularının sebepleri araştırılmalı; mutlaka tedavi ettirilmelidir.
Ağız kokusu yenen yiyeceklerle ve ağız temizliği ile ilgili olduğu gibi; bir hastalığın işareti de olabilir.
Soğan, sarmısak, yağlı besinler, turşu, sigara, alkol, protez, yemeklerden sonra dişlerin fırçalanmaması ağız kokularının başlıca zahiri sebepleridir.
Bebeklerde Diş Çıkma Dönemi
Bebeğin dişleri 6 aydan sonra herhangi bir günde çıkmaya başlayabilir. Normal koşullarda 1 yılın sonunda bebeğin 8 dişi olur. 2 yıl sonunda ise 16-18 diş olması normaldir. Dişlerin geç çıkması veya eksik gelişmesi kalıtsal özelliklere bağlı olabileceği gibi Raşitizm (D Vitamini eksikliği) nedeni ile de olabilir. Bu nedenle takip çok önemlidir.
Bebeklerde Ateş
Ateş: Ateş, diş etlerindeki ağrı ve baskının artması ile görülebilir. Bu durumda da yine ateş karşısında alınan önlemlerin alınması ve 3 günü aşan durumlarda mutlaka doktora danışılmasında fayda vardır.
Dişeti kanaması(Dişeti hematomu): Bazen diş gelirken çok hafif kanama da yapabilir. Bu kanama, mavimsi bir leke olarak görülebilir. Genellikle endişeye gerek kalmadan kendiliğinden iyileşir.
Kulak ve yanaklarda rahatsızlık: Diş çıkaran bebeklerde kulaklarını çekiştirme veya yanaklarını kaşıma gibi halleri görülebilir. Özellikle azı dişleri çıkarken, dişetlerindeki ağrı sinirler nedeni ile kulak ve yanağa etki edebilir. Bu nedenle bebeğin bu rahatsızlıktan dolayı kulak veya yanaklarına küçük parmaklarla hafif masaj yaparak onu rahatlatmaya çalışmak iyi olacaktır.
Dişeti kanaması(Dişeti hematomu): Bazen diş gelirken çok hafif kanama da yapabilir. Bu kanama, mavimsi bir leke olarak görülebilir. Genellikle endişeye gerek kalmadan kendiliğinden iyileşir.
Kulak ve yanaklarda rahatsızlık: Diş çıkaran bebeklerde kulaklarını çekiştirme veya yanaklarını kaşıma gibi halleri görülebilir. Özellikle azı dişleri çıkarken, dişetlerindeki ağrı sinirler nedeni ile kulak ve yanağa etki edebilir. Bu nedenle bebeğin bu rahatsızlıktan dolayı kulak veya yanaklarına küçük parmaklarla hafif masaj yaparak onu rahatlatmaya çalışmak iyi olacaktır.
Etiketler:
beslenme,
buyume,
cocuk bakimi,
cocuk sagligi,
emekleme,
emzirme,
İshal,
karin agrisi,
Verem
Bebeklerde ishal
İshal: Bu durum hekimlerin şüphe ile yaklaştığı bir durumdur. Zira diş çıkarma ile ishal arasındaki ilişki kesin değildir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta , bebeğin diş çıkarmadan dolayı yakalandığı ishali en fazla 2 dışkılama sonra kesilip kesilmediğidir. Daha uzun süren durumlarda mutlaka önlemler alınmalı ve doktora danışılmalıdır.
Etiketler:
Bebeklerde ishal,
Hepatit A,
Hepatit B,
ishale iyi gelen bitki,
Kabakulak,
Sucicegi
Bebeklerde Öksürük
Öksürük: Aşırı ağız sıvısı salgılaması bebekte hafif öksürüğe yol açabilir. Eğer nezle grip gibi bir takım hastalıklarla ilgili belirtiler göstermiyorsa endişeye gerek yoktur.
Beslenememe: Bebek diş çıkartırken rahatlamak için her şeyi ağzına götürebilir ancak bu besleneceği anlamına gelmez. Çünkü emmek ya da biberonla beslenmek acısını artırabileceğinden bazı dirençler ile karşılaşmak normaldir. Özellikle katı gıdalar ile beslenmeye başlayan bebekler, bu yiyeceklere ilgilerini kaybedebilirler. Ancak bu kısa süreli bir dönemdir ve bu dönemi sıvı gıdalarla atlatarak bebeği bu şekilde beslemek bir çözüm yolu olacaktır.
Beslenememe: Bebek diş çıkartırken rahatlamak için her şeyi ağzına götürebilir ancak bu besleneceği anlamına gelmez. Çünkü emmek ya da biberonla beslenmek acısını artırabileceğinden bazı dirençler ile karşılaşmak normaldir. Özellikle katı gıdalar ile beslenmeye başlayan bebekler, bu yiyeceklere ilgilerini kaybedebilirler. Ancak bu kısa süreli bir dönemdir ve bu dönemi sıvı gıdalarla atlatarak bebeği bu şekilde beslemek bir çözüm yolu olacaktır.
Etiketler:
Bebeklerde Öksürük,
Bogmaca,
cocuk felci,
Difteri,
Hib,
Kizamik,
Kizamikcik,
Tetanoz
Bebeklerde Ağrı ve Huzursuzluk
Ağrı ve Huzursuzluk: Diş etlerinde dişlerin baskısı ile oluşan ağrılar bebekte huzursuzluğa yol açabilir. Bu gibi durumlarda küçük parmaklarla çok hafif masajlar ve hekim tavsiyesi ile diş etlerini rahatlatıcı kremler kullanılması huzursuzluğu biraz olsun azaltabilir.
Etiketler:
Bebeklerde Ağrı ve Huzursuzluk,
faranjit,
mide üşütmesi,
nezle,
üşütme
Bebeğin diş çıkarması
Bebeğin diş çıkarması 6.ay ile 16.ay arasında süren ve ne zaman başlayacağı belli olmayan bir süreçtir. Bu sürecin başlangıcı kalıtsal özelliklere de bağlıdır. Anne-babanın diş çıkarma periyodu bebeğe yansır. Bununla beraber diş çıkarma döneminde belirtiler bebekten bebeğe göre de değişiklik gösterir. Bazı bebeklerde hiçbir belirti olmadan dişler çıkarken bazılarında diş belirti verip günlerce gelişmeden bekleyebilir. Diş çıkarma döneminde önemli olan bebeği dikkatle takip etmek, rahatsızlığı varsa gidermeye çalışmak ve mümkün olduğunca fazla sevgi, şefkat ve ilgi göstermektir. Zira çoğu bebekte diş çıkarma döneminde diş etlerinde ağrı olur ve bunu ona unutturmak için yoğun ilgi gerekebilir.
Etiketler:
bebeklerde soğuk algınlığı,
grip,
öksürük,
şifalı bitkiler
20 Şubat 2009 Cuma
Erken Boşalma Sebepleri
Seyrek cinsel ilişkide bulunmak.Uzun süre kadından ayrı olanlarda, cinsel ilişkiye ara verdikten sonra tekrar cinsel ilişki kurmaya çalışanlarda erken boşalma olabilir.
ü Yaş ilerledikçe ve düzenli bir cinsel hayatı olanlarda cinsel ilişkinin esrarının, cazibesinin ve cinsel organların hassasiyetinin azalması sebebiyle boşalma gecikebilir.
ü Stres, cinsellikle olsun veya olmasın erken boşalma problemine sebep olur.
ü Tecrübesiz, genç erkekler de çabuk ve hızlı boşalabilirler.
ü Korku, üzüntü ve sevinç duygularının çok kuvvetli olduğu zamanlarda bedenin bunlara uyum sağlaması çok sınırlı ve yetersiz kalır.Erken boşalmayı tetikleyebilir.
ü Yaş ilerledikçe ve düzenli bir cinsel hayatı olanlarda cinsel ilişkinin esrarının, cazibesinin ve cinsel organların hassasiyetinin azalması sebebiyle boşalma gecikebilir.
ü Stres, cinsellikle olsun veya olmasın erken boşalma problemine sebep olur.
ü Tecrübesiz, genç erkekler de çabuk ve hızlı boşalabilirler.
ü Korku, üzüntü ve sevinç duygularının çok kuvvetli olduğu zamanlarda bedenin bunlara uyum sağlaması çok sınırlı ve yetersiz kalır.Erken boşalmayı tetikleyebilir.
Etiketler:
düşük çocuk düşürmekadın hastalığı,
kadın hastalıkla
Erken Boşalmak
Erkekler arasında ‘Erken gelmek’ , ‘Erken orgazm’ veya ‘Hızlı boşalmak’ olarak da ifade edilen erken boşalma, cinsel ilişki sırasında erkeğin vajinaya girmeden, giriş sırasında veya hemen girdikten sonra boşalması olarak tanımlanabilir. Bu durumda erkeğin boşalma süresini istemli olarak denetlemesi ve kontrolü bozulmuştur. Cinsel olarak sağlıklı olan erkekte boşalma refleksi üzerinde kontrollü denetim vardır. Kontrollü cinsel yaşam saatlerce boşalmadan kalmak veya eşinin orgazm olmasını beklemek değil, uyarılma ve haz durumundayken cinsel ilişkiyi sürdürebilme ve istediği zaman boşalabilme demektir. Bir erkek bazen hızlı ve heyecan verici bir boşalmayı tercih edebilirken bazen de beş, on hatta onbeş dakika süren bir ilişki isteyebilir.Bunların hepsi normal süreçlerdir. Erken boşalma sorunu olan erkekler ise istemli boşalma kontrolünü bilmezler. Boşalma zamanını seçme şansları yoktur. İsteseler de istemeseler de uyarılma düzeyine ulaşır ulaşmaz hızla istemsiz ve kontrolsüz olarak boşalırlar. Çalışmalar bu problemin erkeklerin %40’ında endişelenmeyi gerektirecek bir boyutta olduğunu göstermektedir.
Etiketler:
bakirelik,
Erken Boşalmak,
gerdek,
Hymen,
Kızlık Zarı
Orgazm " G " Noktası
G noktası nerede olduğu daima merak edilmiştir.G noktasının tam yeri hakkında değişik iddialar olsa da Dr. Grafenberg’e ve şu anda ağırlıklı olarak kabul edilen görüşe göre, vajinanın ön üst duvarında, girişten sonraki yolun 1/3lük kısmının sonunda (girişten yaklaşık 4 cm sonra) kadının prostat bezine temas etmenin mümkün olduğu bir bölge vardır. Kadındaki prostat bezinin adı Skene bezidir ve erkekteki prostattan daha küçüktür. Aynen erkekteki gibi kadınınki de idrar yolunu çıkışına yakın çevreler. O meşhur büyük hassasiyetin kaynağı temas edilen vajina ön duvarı değil, bu duvarın hemen ardında bulunan bezler ve kanallarıdır. Son yıllarda yapılan çalışmalarda ise "G noktası" nın birkaç santim büyüklüğünde olduğunu belirleyen bilim adamları bu bölgenin cinsel ilişki sırasında PDE5 adlı bir protein salgıladığını; PDE5 salgısı fazla, Skene guddesi ise büyük olan kadınların daha kolay orgazm oldukları iddia edilmektedir. G noktası nın nerede olduğunu daha iyi anlayabilmek için aşağıda olan g noktası resim ini incelemeniz yeterli olacaktır.
Kürtaj fiyatları
Kürtaj fiyatları kürtajı yapan hastane, poliklinik ve doktorun kürtaj fiyatı tarifesine göre değişiklik arzetmektedir. Kürtaj fiyatlarını belirleyen en temel etken müdahalenin yapıldığı merkezin ücretlendirme politikasıdır. Diğer etkenler ise tercih edilen anestezi şekli (lokal veya genel) ve müdahaleyi uygulayan doktorun fiyat politikasıdır. Kürtaj “küçük cerrahi müdahale” sınıfına girdiğinden kürtaj fiyatları genellikle yüksek değildir. Başarılı bir operasyonun anahtarı kürtajı uygulayan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı ve Anestezi Uzmanındadır. Müdahalenin yapıldığı merkezin güvenilirliği ve tecrübesi çok önemlidir.
Bazı klinikler ve merkezler kürtaj ücretlerini "ucuz" tutabilmek için normalde bir kez kullanılıp atılması gereken kürtajda vakum işleminde kullanılan plastik karmen kanüllerini antiseptik solüsyonlar ile sterilize ederek defalarca kullanmaktadırlar. Güvenli bir kürtaj için bu yaklaşım doğru değildir ve bu kanüller bir kez kullanıldıktan sonra atılmalıdırlar.
Bazı klinikler ve merkezler kürtaj ücretlerini "ucuz" tutabilmek için normalde bir kez kullanılıp atılması gereken kürtajda vakum işleminde kullanılan plastik karmen kanüllerini antiseptik solüsyonlar ile sterilize ederek defalarca kullanmaktadırlar. Güvenli bir kürtaj için bu yaklaşım doğru değildir ve bu kanüller bir kez kullanıldıktan sonra atılmalıdırlar.
Etiketler:
gebelik sonlandırma,
kurtaj,
kurtas,
Kürtaj,
Kürtaj fiyatları,
kürtaş
Hamilemiyim ?
*Adet gününüzün gecikmesi,
*Adet miktarınızın normalden daha da az olması,
*Kasık ve bel ağrısı,
*Kabızlık,
*Tükürük salgısında artışı,
*Yorgunluk hissi , halsizlik ve uyku isteği,
*Meme uçlarında hassasiyet ve renk koyulaşması,
*Bulantı,baş dönmesi
*İdrara sık çıkması,
*Kasık ağrıları,
*Kokulara duyarlılık.
Yukarıdakiler sadece olabilecek belirtiler olup kesin tespiti için doktorunuza başvurmanız gerekmektedir.
*Adet miktarınızın normalden daha da az olması,
*Kasık ve bel ağrısı,
*Kabızlık,
*Tükürük salgısında artışı,
*Yorgunluk hissi , halsizlik ve uyku isteği,
*Meme uçlarında hassasiyet ve renk koyulaşması,
*Bulantı,baş dönmesi
*İdrara sık çıkması,
*Kasık ağrıları,
*Kokulara duyarlılık.
Yukarıdakiler sadece olabilecek belirtiler olup kesin tespiti için doktorunuza başvurmanız gerekmektedir.
Vajina Estetiği Yaptırıcam
Normal doğum yapan kadınların en sık karşılaştıkları sorunlardan biri epizyotomi kesisine veya kontrolsüz doğuma bağlı vajina girişi ve vajina yapısında oluşan kalıcı bozukluklar ,haznede genişlemelerdir. Kadınlarda vajina yapısında oluşan bu değişikler doğum esnasında vajinal dokuların gerilmesine ve daha sonra asla normal halinde dönmemesine bağlı olarak ortaya çıkar. Bu idrar kesesi (mesane) ve bağırsakların son kısmı olan rektumda vajinaya doğru bir sarkma olarak belirir ve cinsel fonksiyon bozukluğunun yanı sıra idrar tutamama, rahat dışkılayamama gibi patolojik durumlara da neden olabilir. Normal vajinal doğumlara bağlı bir başka problem ise doğum esnasında açılan epizyotominin yani doğum kesisinin bıraktığı dikiş izidir. Burada gelişen nedbe dokusu (skatris) hem kadında hem de erkete cinsel problemlere yol açabilir.
Cinsel birliktelikte çiftlerin her ikisi için de problem yaratabilen bu genişleme ve kalıcı bozukluklar idrar kaçırma,tekrarlayan genital enfeksiyonlar,idrar yolu enfeksiyonlarına hatta rahim sarkmasına zemin hazırlayabilmektedir.Bu tür genişlemeler hem cinsel hem de estetik görünüm şikayetlerine yol açmasına rağmen bunların üzerinde çok az konuşulmaktadır. Bu çoğunlukla utanç duygusundan, bazen de çare olmadığı düşüncesinden kaynaklanmaktadır. Artık günümüzde giderek artan bir şekilde kadınlarımız hekimlere başvurmakta ve bu şikayetlerine çare aramaktadırlar.
Cinsel birliktelikte çiftlerin her ikisi için de problem yaratabilen bu genişleme ve kalıcı bozukluklar idrar kaçırma,tekrarlayan genital enfeksiyonlar,idrar yolu enfeksiyonlarına hatta rahim sarkmasına zemin hazırlayabilmektedir.Bu tür genişlemeler hem cinsel hem de estetik görünüm şikayetlerine yol açmasına rağmen bunların üzerinde çok az konuşulmaktadır. Bu çoğunlukla utanç duygusundan, bazen de çare olmadığı düşüncesinden kaynaklanmaktadır. Artık günümüzde giderek artan bir şekilde kadınlarımız hekimlere başvurmakta ve bu şikayetlerine çare aramaktadırlar.
Gebelik Testi
İdrar testinde
*Tek çizgi çıkar ise negatif, yani hamile değilsiniz
*Çift çizgi çıkar ise pozitif,yani hamilesiniz
*İkinci çizgi silik ise şüpheli olarak değerlendirilir. (2-3 gün sonra tekrar et). Muhtemelen bir gebelik vardır fakat test erken yapılmıştır.
Hatalı negatif test (gebe olmanıza rağmen testte “gebelik yok” çıkması) çok erken yapıldığında veya kullanılan testin bozuk veya günü geçtiği durumlarda görülebilir.
Hatalı pozitif test (gebe olmamanıza rağmen testte “gebelik var” çıkması) bazı ilaçların kullanımında veya kimyasal gebelik durumunda ortaya çıkar.Çok nadir görülür.Gebelik testi fiyatları çok fazla olmayıp markasına göre değişkenlik göstermektedir. Tüm eczanelerden kolaylıkla tedarik etmek mümkündür.
Gebelik testinde en küçük bir şüpheniz olduğunda mutlaka doktorunuza başvurunuz.
*Tek çizgi çıkar ise negatif, yani hamile değilsiniz
*Çift çizgi çıkar ise pozitif,yani hamilesiniz
*İkinci çizgi silik ise şüpheli olarak değerlendirilir. (2-3 gün sonra tekrar et). Muhtemelen bir gebelik vardır fakat test erken yapılmıştır.
Hatalı negatif test (gebe olmanıza rağmen testte “gebelik yok” çıkması) çok erken yapıldığında veya kullanılan testin bozuk veya günü geçtiği durumlarda görülebilir.
Hatalı pozitif test (gebe olmamanıza rağmen testte “gebelik var” çıkması) bazı ilaçların kullanımında veya kimyasal gebelik durumunda ortaya çıkar.Çok nadir görülür.Gebelik testi fiyatları çok fazla olmayıp markasına göre değişkenlik göstermektedir. Tüm eczanelerden kolaylıkla tedarik etmek mümkündür.
Gebelik testinde en küçük bir şüpheniz olduğunda mutlaka doktorunuza başvurunuz.
Spiral Kullanıyorum,Gebe olabilirmiyim ?
Spiral Kullanıyorum,Gebe olabilirmiyim ?
Diğer bütün doğum kontrol yöntemlerinde olduğu gibi spiral kullanırken de hamilelik oluşabilmektedir .Oluşan gebelikler daha çok spirali düştüğü veya yerinden oynadığı durumlarda olmasına rağmen nadiren de olsa spiral yerinde olduğu ve kaymadığı durumlarda gebelik gelişmektedir.
Spiral ile gebe kalındığında ” Gelişen gebelik normal mi? Yoksa dış gebelik mi?” endişesi sıklıkla olmaktadır olmaktadır ve gebelik kesesi ultrasonografide görülene kadar mutlaka takip edilmelidir.Unutmamak gerekir ki kadınlarda prostat salgısı (sevk suyu) ile de gebelik nadiren de olsa oluşmaktadır.
Diğer bütün doğum kontrol yöntemlerinde olduğu gibi spiral kullanırken de hamilelik oluşabilmektedir .Oluşan gebelikler daha çok spirali düştüğü veya yerinden oynadığı durumlarda olmasına rağmen nadiren de olsa spiral yerinde olduğu ve kaymadığı durumlarda gebelik gelişmektedir.
Spiral ile gebe kalındığında ” Gelişen gebelik normal mi? Yoksa dış gebelik mi?” endişesi sıklıkla olmaktadır olmaktadır ve gebelik kesesi ultrasonografide görülene kadar mutlaka takip edilmelidir.Unutmamak gerekir ki kadınlarda prostat salgısı (sevk suyu) ile de gebelik nadiren de olsa oluşmaktadır.
Doğum Kontrol Haplarınız Zararları
Düzenli alınmasının gerekmesi ve yüksek oranda hasta uyumu gerektirmesi en önemli dezavantajıdır. Yöntemin başarısı kişinin kullanımına bağlıdır. Özellikle ağızdan ilaç almayı sevmeyen ve hap almayı unutabilecek dalgın yapıdaki kişiler için uygun bir yöntem olmayabilir. Cinsel yönden bulaşabilen hastalıklara karşı etkili bir koruma sağlamaması özellikle çok eşli kişiler için bir dezavantaj olarak kabul edilebilir. Kombine haplar emzirme döneminde kullanılmaz.35 yaş üstünde sigara içen kadınlarda tercih edilmez.
Yeni jenerasyon doğum kontrol hapları fiyatları ülkemizde diğerlerine göre biraz daha pahalı olmaktadır.Ezcanede satılan doğum kontrol hapı fiyatları nı belirleyen ise daha çok hapı üreten ilaç şirketinin fiyat politikası ve aldığınız hapın içeriğidir.
Yeni jenerasyon doğum kontrol hapları fiyatları ülkemizde diğerlerine göre biraz daha pahalı olmaktadır.Ezcanede satılan doğum kontrol hapı fiyatları nı belirleyen ise daha çok hapı üreten ilaç şirketinin fiyat politikası ve aldığınız hapın içeriğidir.
Doğum kontrol hapı kilo aldırır
Doğum kontrol hapı kilo aldırır
OKS içeriğindeki hormonlar iştah değişikliklerine neden olabilir.Bu değişiklikler yıllar içerisinde ortaya çıkar ve kilo artışına yada kilo kaybına neden olabilir.Bazı kadınlarda hapın kullanımının ilk aylarında sıvı tutulumu olabilir.Bazı kadılarda meme ve bacaklarda hafif kilo artışı görülebilir.OKS kullanımının yaratabileceği depresyon eğilimi de iştah değişikliğine neden olabilir.
OKS içeriğindeki hormonlar iştah değişikliklerine neden olabilir.Bu değişiklikler yıllar içerisinde ortaya çıkar ve kilo artışına yada kilo kaybına neden olabilir.Bazı kadınlarda hapın kullanımının ilk aylarında sıvı tutulumu olabilir.Bazı kadılarda meme ve bacaklarda hafif kilo artışı görülebilir.OKS kullanımının yaratabileceği depresyon eğilimi de iştah değişikliğine neden olabilir.
Doğum kontrol hapı seçimi
Kullanılan tüm ilaçların yan etkileri vardır ve tümünün kullanılamayacağı kontrendikasyon olarak tanımlanan sakıncalı durumlar söz konusudur. Bu nedenle hangi ilaç olursa olsun doktor önerisi olmadan hiçbir ilaç kullanılmamalıdır. Daha önce de belirtildiği üzere östrojen söz konusu olduğunda aynı miktarda östrojen farklı kişilerde, hatta aynı kişide dönemden döneme farklı etki gösterebilir. Bu nedenle doktor önerisi olmadan doğum kontrol hapı kullanmak uygun bir davranış şekli değildir.Detaylı jinekolojik muayene,ultrasonografik değerlendirme ve tetkikler sonucu doktorunuz size uygun ilacı seçecektir.
Doğum kontrol haplarının etki süresi
Normal bir adet döngüsünde beyindeki hipofiz bezinden salgılanan FSH isimli hormon yumurtalıkları uyararak içinde yumurta hücresi içeren folikül adı verilen yapıların gelişmesini sağlar. Her ay belirli sayıda folikül FSH etkisiyle gelişmeye başlar ve bunlardan sadece biri baskın hale gelerek gelişimini devam ettirir.Gelişmekte olan folikül östrojen hormonu salgılar. Salgılanan östrojen hipofiz bezi üzerinde negatif etki yaparak FSH salınımını baskılar. Yani önce FSH artıkça östrojen artar ve artan östrojen FSH'yı azaltarak yeni folikül gelişmesini engeller. Gelişen baskın folikül belirli büyüklüğe ulaştığında bu kez hipofizden LH adı verilen hormon salgılanır ve bu yumurtlamayı sağlar. Daha sonra ise yumurtalıklardan progesteron salgılanmaya başlar.
Hemen Gebe Olmak
# Rahat olun,strese girmeyin .Gebe kalamayacağınız korkusuna kapılmayın.
# Adet düzeninizi takip edin, gebe kalabileceğiniz muhtemel günlerde cinsel ilişkide bulunmaya özen gösterin.
# Eşinizin sigara ve alkolü bırakmasını sağlayın,hayatını düzenlemesine yardım edin.
# Eşinizin kalın ve sıkı pantolon,iç çamaşırı giymesini engelleyin.Sauna ve sıcak banyolardan kaçınmasını tavsiye edin.
# İlişkiden 2 saat önce eşinizin sert bir kahve içmesi sperm hareketlerini uyaracaktır.
# En uygun pozisyonda cinsel ilişkiye girin.
# İlişki sonrası belinizin altına yastık koyup bir saat yataktan kalkmayın,yatak odasının fazla sıcak olmamasını sağlayın.
# Sabah erken saatlerde cinsel ilişkiye girmeye çalışın.Sabahları sperm kalitesi en iyi durumda olmaktadır.
# Cinsel ilişkiyi ‘bir ev ödevi’ olarak görmeden isteyerek eşinizle birlikte olun.Orgazm olmak vagina salgısının ph derecesini değiştirmekte ve spermin rahim ağzından daha hızlı geçmesini sağlamaktadır.Gereğinden fazla, sık cinsel ilişkiye girmekten kaçının.
# Adet düzeninizi takip edin, gebe kalabileceğiniz muhtemel günlerde cinsel ilişkide bulunmaya özen gösterin.
# Eşinizin sigara ve alkolü bırakmasını sağlayın,hayatını düzenlemesine yardım edin.
# Eşinizin kalın ve sıkı pantolon,iç çamaşırı giymesini engelleyin.Sauna ve sıcak banyolardan kaçınmasını tavsiye edin.
# İlişkiden 2 saat önce eşinizin sert bir kahve içmesi sperm hareketlerini uyaracaktır.
# En uygun pozisyonda cinsel ilişkiye girin.
# İlişki sonrası belinizin altına yastık koyup bir saat yataktan kalkmayın,yatak odasının fazla sıcak olmamasını sağlayın.
# Sabah erken saatlerde cinsel ilişkiye girmeye çalışın.Sabahları sperm kalitesi en iyi durumda olmaktadır.
# Cinsel ilişkiyi ‘bir ev ödevi’ olarak görmeden isteyerek eşinizle birlikte olun.Orgazm olmak vagina salgısının ph derecesini değiştirmekte ve spermin rahim ağzından daha hızlı geçmesini sağlamaktadır.Gereğinden fazla, sık cinsel ilişkiye girmekten kaçının.
Etiketler:
cinsel,
Cinsel Pozisyonlar,
cinsel sağlık ürünleri,
cinsellik,
hamile kalmak,
Hemen Gebe Olmak
Hamile Kalmadan Önce Yapılması Gerekenler
* İlk olarak doktorunuzdan randevu alıp muayene olun.Pap smear testini yaptırın.Gebelik öncesi kan tetkiklerini yaptırın.
* Hemen 400 mcgr folik aside başlayın.
* Yumurtlamanızın olabileceği günlerde (adetin ilk gününden itibaren 12-14-16. günlerde) düzenli cinsel ilişkiye girin.
* Cinsel ilişkiden sonra 1 saat yataktan kalkmayın ve belinizin altına bir yastık koyun.
* Hemen 400 mcgr folik aside başlayın.
* Yumurtlamanızın olabileceği günlerde (adetin ilk gününden itibaren 12-14-16. günlerde) düzenli cinsel ilişkiye girin.
* Cinsel ilişkiden sonra 1 saat yataktan kalkmayın ve belinizin altına bir yastık koyun.
ilk gece ve gebelikten korunma
Evlenmeden önce çiftlerin,özellikle kadınların en büyük endişesi gebe kalma korkusu olmaktadır. Ülkemizde pek yapılmayan , fakat doğrusu evlilik veya ilk ilişki öncesi kadınların bir jinekoloğa gidip muayene olmaları , hem gebelikten korunma hem de genital hijyen ve ilk ilişki hakkında danışma almaları gerekmektedir. Önerilen korunma yöntemi ,ilk ilişki öncesindeki adetin ilk günü doktorun önerdiği doğum kontrol hapına başlamak, hap kullanılmasında sakınca var ise ilk dönem doğal yöntemler ile korunmak, evlilik gerçekleştikten ve balayı dönemi bittikten sonra muayene olup bir yöntem seçmektir.
Kızlık Zarı Ağrısı
İlk cinsel birleşmede, kadın ve erkekleri ürküten etkenlerden biri de kızlık zarının durumudur. Genç kız acı duyacağını kaygılanırken, aynı durum azda olsa bazen erkekler için de söz konusu olabilir. Evlilikte "gerdek" yada "zifaf" adı verilen ilk gecenin büyük bir önemi vardır. Çünkü eşler arasında ilk cinsel birleşme genellikle bu gecede olur. Bu ilk ilişki sırasında eşlerin tutumu, cinsel uyum sağlamaları yönünden olumlu yada olumsuz etkiler doğurur. Kadında cinsel soğukluğun yada erkekte iktidarsızlığın oluşmasında bazen ilk gecedeki olayların etkisi olduğuna da rastlanmaktadır. Bunun için evlilik yaşamının bu ilk aşamasının nasıl geçirilmesi gerektiği konusunda doğru bilgiler edinmek gereklidir. Genç kızlar, genellikle ilk birleşmeyi korkulacak bir olay olarak görürler. Erkek de çeşitli nedenlerden heyecanlanabilir. Oysa zar yırtılırken genellikle hafif bir acı verir. Ancak zar kalınsa yırtılması daha güç ve ağrılı olabilir. Bu duruma çok az kadında rastlanır. Böyle bir durumla karşılandığında birleşmeyi ertelemek yerinde olur. Evlenmeden önce bir hekime görünmek yararlı olabilir. Kızlık zarının yırtılması sırasında kanama da olur. Bazen ilişki sırasında zardaki yırtılma damarsal bölgeden olabilir veya yırtığın ucu vajinanın derinliklerine dek uzayabilir. Bu gibi durumlarda beklenenden fazla olabilir, doğum hekimine başvurmak gereklidir. Ancak bazı zarlar kanama olmadan da yırtılabilir. Bu nedenle kanama olmaması, kadının daha önce cinsel ilişkide bulunduğunun kesin kanıtı sayılamaz.
İlk gecede erkeğin Görevleri
#
Başarılı bir ilk gece için kadının yapması gereken; eşine hazır olduğu yada hazır olmadığı mesajını net olarak verebilmesi, ön sevişme aşamasının kontrolünü kendi eline almasıdır. Erkek de kontrolü kadına bırakmada gönüllü olmalıdır.
#
Erkek ise kadının kendisinden farklı doğasını kabul etmeli, bir kadının cinsel ilişkiye hazır olmasının erkekten daha uzun sürdüğü gerçeğini göz önünde bulundurmalıdır.
#
Daha sonraki ilişkilerinin aynısı olabilecek ilk ilişkide erkek, kadının gevşemesi ve rahatlaması için elinden geleni yapmalı ve çok sabırlı olmalıdır.
#
Kadının ileri cinsel hayatını da göz önünde bulundurarak erkek ilk ilişkide aşırı zorlayıcı hareketlerden kaçınmalıdır.
Başarılı bir ilk gece için kadının yapması gereken; eşine hazır olduğu yada hazır olmadığı mesajını net olarak verebilmesi, ön sevişme aşamasının kontrolünü kendi eline almasıdır. Erkek de kontrolü kadına bırakmada gönüllü olmalıdır.
#
Erkek ise kadının kendisinden farklı doğasını kabul etmeli, bir kadının cinsel ilişkiye hazır olmasının erkekten daha uzun sürdüğü gerçeğini göz önünde bulundurmalıdır.
#
Daha sonraki ilişkilerinin aynısı olabilecek ilk ilişkide erkek, kadının gevşemesi ve rahatlaması için elinden geleni yapmalı ve çok sabırlı olmalıdır.
#
Kadının ileri cinsel hayatını da göz önünde bulundurarak erkek ilk ilişkide aşırı zorlayıcı hareketlerden kaçınmalıdır.
Etiketler:
Cinsel Hastalıklar,
cinsel sağlığın korunması,
cinsel yaşam,
Kızlık Zarı
Kızlık Zarının Patlaması
Kızlık zarının yırtılması esnasında yırtık bazen kızlık zarından vajinaya doğru genişleyebilir. "Deflorasyon" (kızlık zarının yırtılması) kanaması olarak adlandırılan bu durum genellikle ön sevişmenin yetersiz olmasına rağmen yapılan girişimden kaynaklanmaktadır. Çoğu durumda erkek, kadının ağrı duymasına duyarsız bir şekilde girişimi sürdürmüş ve yırtık olması gerekenden daha büyük olmuştur. Normalde kızlık zarı bozulduğunda kanama en geç yarım saatte durur. Geniş bir yırtık oluştuğunda ise ya hemen başlayan şiddetli bir kanama yada ilişki bitmesine rağmen uzun bir süre devam eden kanamalarda söz konusudur. Yapılan jinekolojik muayenede yırtığın yeri tespit edildikten sonra lokal anestezi yada geniş yırtıklarda genel anesteziyle yırtık onarılarak kanama durdurulur. Anlaşılacağı üzere, tamamen doğal bir olay olması gereken "ilk gece" bazı durumlarda aynı gece yada takip eden günlerde Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı'na başvurulmasını gerektirebilmektedir.
Etiketler:
Cinsel ilişki,
Cinsel Pozisyonlar,
islamda cinsellik,
Kızlık Zarı
Kızlık Zarının Kalın Olması
Bazı durumlarda ilk cinsel birleşme birinci denemede ve sonraki birkaç denemede gerçekleşmeyebilir. Bunu en sık görülen nedeni sanıldığı gibi kızlık zarının kalın olması değildir. En sık görülen neden, genç kadının kendisini cinsel ilişkiye hazır hissetmemesidir. Bu durumda kadın kendini gevşetmeyecek, vajinanın girişinde yer alan güçlü kaslar kasılı kalacak ve vajina giriş bölgesinde yeterince ıslanma ve kayganlaşma olmayacağından penisin vajinanın girişinde yer alan kas ve kızlık zarı engelini aşması zor olacaktır. Pek az da olsa diğer bir neden de kızlık zarının gerçekten kalın olmasıdır. Jinekoloji kliniğine "ilk ilişkiyi başaramama" sebebiyle baş vuran kadınların bir kısmının özgeçmişinde arka arkaya yapılan ilişki girişimleri sonuçsuz kalmıştır ve muayenesinde de gerçekten de kızlık zarı kalındır. Bu durumlarda bazen cerrahi müdahale ile kızlık zarının doktor tarafından küçük bir operasyonla açılması gerekebilir.
İlk cinsel ilişkide Kanama
İlk cinsel ilişkide kanamanın olmaması, kültürümüzde ve diğer bazı kültürlerde kadının bakire olmadığının bir kanıtı olarak kabul edilmektedir. Bu çok büyük bir yanlıştır, zira her kadının anatomik yapısı birbirinden farklıdır. Kızlık zarı bazı kadınlarda o kadar esnektir ki, penis içeriye girdiğinde özelliklede vajina giriş bölgesi yeterince ıslanmış ve kayganlaşmışsa kızlık zarı yırtılmadan kalır. Bu durumda 100 kızdan birinde rastlanabilir. Bazı kadınlarda da kızlık zarının damarlanması zayıf olduğundan zar yırtılmasına rağmen kanama gerçekleşmeyebilir.
Etiketler:
ilk gece anıları,
ilk gece erkek,
ilk gece video,
ilk gece videoları
İlk ilişki Ağrılımıdır ?
Kızlık zarı kadınların %90' ından fazlasında nispeten ince ve esnek bir mukoza parçası yapısındadır. Kadının kendisini tümüyle hazır hissettiği durumlarda "ön sevişmeyle" bölgede yeterli ıslaklık sağlandığında, erkeğin de yumuşak davranması ve zorlayıcı hareketlerden kaçınması durumunda kadın kızlık zarının yırtılması esnasında ağrı hissetmez, yada çok az bir ağrı hisseder. Cinsel ilişkide alınan hazzın ön planda olduğu bir durumda bu ağrının beynin üst merkezlerinde bilinçli olarak algılanması ve sonradan "hoş olmayan bir anı" olarak hatırlanma olasılığı oldukça düşüktür.
Etiketler:
cinsellik,
ilk gece korkusu,
islamda ilk gece,
Kızlık Zarı
1 Şubat 2009 Pazar
ilk gece pozisyonları
Otururken
Bu pozisyon, ancak yavaş seks için uygundur. Erkek ya iskemlede oturur veya yerde bağdaş kurarak. Kadın erkeğin üstüne oturur. Yüz yüze veya sırt yüze bakarak da olabilir. Bu pozisyon birbirinizi okşamak, birbirinize sarılmak ve yakın ten teması için idealdir.
Bu pozisyon, ancak yavaş seks için uygundur. Erkek ya iskemlede oturur veya yerde bağdaş kurarak. Kadın erkeğin üstüne oturur. Yüz yüze veya sırt yüze bakarak da olabilir. Bu pozisyon birbirinizi okşamak, birbirinize sarılmak ve yakın ten teması için idealdir.
ilk gece sex pozisyonları 2
Kadın Üstte
Bu pozisyon çok tavsiye edilir, çünkü seksin hızı kadının kontrolü altındadır. Bu pozisyonda bir kaç varyasyon vardır. Kadın her iki diziyle erkeğin kalçasını sarar. Penisi içine aldıktan sonra ya dizlerinin üstünde sekse devam eder ya da bacaklarını uzatarak. Ayrıca erkeğin üstünde dim dik oturarak da ilişkiye devam edebilir. Bu pozisyon erkek için de oldukça uyarıcıdır ve kadının göğüslerini okşama fırsatı verir.
Bazen bu pozisyonda kadın erkeğe sırtını dönerek erkeğin üstünde olur. Bu pozisyon, her iki taraf için farklı duygular yaratsa da, yüz yüze olmamanın verdiği dezavantaj burada da geçerlidir.
Bu pozisyon çok tavsiye edilir, çünkü seksin hızı kadının kontrolü altındadır. Bu pozisyonda bir kaç varyasyon vardır. Kadın her iki diziyle erkeğin kalçasını sarar. Penisi içine aldıktan sonra ya dizlerinin üstünde sekse devam eder ya da bacaklarını uzatarak. Ayrıca erkeğin üstünde dim dik oturarak da ilişkiye devam edebilir. Bu pozisyon erkek için de oldukça uyarıcıdır ve kadının göğüslerini okşama fırsatı verir.
Bazen bu pozisyonda kadın erkeğe sırtını dönerek erkeğin üstünde olur. Bu pozisyon, her iki taraf için farklı duygular yaratsa da, yüz yüze olmamanın verdiği dezavantaj burada da geçerlidir.
ilk gece yatat pozisyonları 1
Erkek Üstte
Herkes bu klasik pozisyonda başlar; erkek üstte, kadın altta, yüz yüze. Günümüzde basında bu pozisyon, olumsuz eleştirilere maruz kalmaktadır. Belki
eski moda olduğundan, belki de ataerkil olduğundan dolayı. Esasında bu pozisyon, o kadar da kötü değildir. Kuvvet almak, sevgilinizle yakın temasda olmak ve hamile kalmak isteyenler için, bu pozisyon idealdir. Kadın iki bacağını yana doğru açabilir veya bacaklarını ğöğsüne doğru çekebilir. Bu her iki pozisyonda erkek kadının en hassas dış cinsel organına elle manipülasyon için erişemez, ama ilk pozisyonda ğöğüslerine erişebilir.
Bu pozisyonda bir kaç varyasyon sözkonusudur. İlki; kadın iskemlede veya alçak bir yatağın ucunda oturur, erkek dizlerinin üzerinde penisiyle vajinaya girebilir. Seks terapistleri her ne kadar bu pozisyonun klasik poziyondan daha da zevk verici olduğunu iddia etseler de, coğu insan bu pozisyonun yakın temas konusunda eksik kaldığını düşünmektedir.
İkincisi; kadın karnının üstüne yatar ve erkek arkadan vajinaya girer. Çoğu kadın için bu pozisyon, G-noktasını uyarır ama penisin rahim boynuna çarpması da acı verebilir. Yüz yüze olamama dezavantajı olsa bile çoğu çiftin favori pozisyonu arasındadır.
Herkes bu klasik pozisyonda başlar; erkek üstte, kadın altta, yüz yüze. Günümüzde basında bu pozisyon, olumsuz eleştirilere maruz kalmaktadır. Belki
eski moda olduğundan, belki de ataerkil olduğundan dolayı. Esasında bu pozisyon, o kadar da kötü değildir. Kuvvet almak, sevgilinizle yakın temasda olmak ve hamile kalmak isteyenler için, bu pozisyon idealdir. Kadın iki bacağını yana doğru açabilir veya bacaklarını ğöğsüne doğru çekebilir. Bu her iki pozisyonda erkek kadının en hassas dış cinsel organına elle manipülasyon için erişemez, ama ilk pozisyonda ğöğüslerine erişebilir.
Bu pozisyonda bir kaç varyasyon sözkonusudur. İlki; kadın iskemlede veya alçak bir yatağın ucunda oturur, erkek dizlerinin üzerinde penisiyle vajinaya girebilir. Seks terapistleri her ne kadar bu pozisyonun klasik poziyondan daha da zevk verici olduğunu iddia etseler de, coğu insan bu pozisyonun yakın temas konusunda eksik kaldığını düşünmektedir.
İkincisi; kadın karnının üstüne yatar ve erkek arkadan vajinaya girer. Çoğu kadın için bu pozisyon, G-noktasını uyarır ama penisin rahim boynuna çarpması da acı verebilir. Yüz yüze olamama dezavantajı olsa bile çoğu çiftin favori pozisyonu arasındadır.
Refrakter peryod(orgazm sonrası cinsel isteksizlik)
Refrakter peryod
Orgazm sonrası erkeklerde oluşan refrakter periyod (cinsel uyaranlara kayıtsız kalınan, yani yeni bir cinsel ilişkiye başlamanın mümkün olmadığı dönem) genç erkeklerde bir kaç dakika sürerken, daha ileri yaşlarda birkaç saate kadar çıkabilir. Bu süre bireyler arası belirgin farklılıklar gösterebilir.
Kadınlarda genellikle refrakter peryod yoktur veya çok kısadır ve kadınlar ardı ardına defalarca orgazm olabilirler.
Kadınların yalızca az kısmı vajinal yolla orgazm olabilir. Birçok kadında, orgazma ulaşmak için direkt klitoris uyarısı gereklidir.
Orgazmla birlikte uyarılma evresinde biriken tüm gerginlik kaybolur. Kişi beyinden orgazm esnasında salgılanan endorfinlerin (”mutluluk hormonları”) etkisiyle gevşer ve kendini iyi hisseder. Takiben uyarılma evresinde ortaya çıkan değişikliklerin tümü “çözülerek” geri döner. Tüm bu geri dönüş süreci 5-10 dakika sürer. Çözülme evresinde tüm değişiklikler geri döner. Kadınların çoğunda orgazm sonrası klitoris ve meme uçları hassaslaşır ve ağrıya duyarlı hale gelir.
Orgazm sonrası erkeklerde oluşan refrakter periyod (cinsel uyaranlara kayıtsız kalınan, yani yeni bir cinsel ilişkiye başlamanın mümkün olmadığı dönem) genç erkeklerde bir kaç dakika sürerken, daha ileri yaşlarda birkaç saate kadar çıkabilir. Bu süre bireyler arası belirgin farklılıklar gösterebilir.
Kadınlarda genellikle refrakter peryod yoktur veya çok kısadır ve kadınlar ardı ardına defalarca orgazm olabilirler.
Kadınların yalızca az kısmı vajinal yolla orgazm olabilir. Birçok kadında, orgazma ulaşmak için direkt klitoris uyarısı gereklidir.
Orgazmla birlikte uyarılma evresinde biriken tüm gerginlik kaybolur. Kişi beyinden orgazm esnasında salgılanan endorfinlerin (”mutluluk hormonları”) etkisiyle gevşer ve kendini iyi hisseder. Takiben uyarılma evresinde ortaya çıkan değişikliklerin tümü “çözülerek” geri döner. Tüm bu geri dönüş süreci 5-10 dakika sürer. Çözülme evresinde tüm değişiklikler geri döner. Kadınların çoğunda orgazm sonrası klitoris ve meme uçları hassaslaşır ve ağrıya duyarlı hale gelir.
Etiketler:
Genital Siğil,
Hymen,
Kızlık Zarı,
Klamidyoz,
Kondilom,
Meme Hastalıkları
Orgazm Oluşum Evreleri Nelerdir ?
Orgazm oluşumu için cinsel uyaranlarla cinsel birleşmeye hazırlanan beden ve ruh ikilisi, kendi kendini tatminle veya cinsel ilişkiyle kişinin haz almasını sağlamaktadır.
Erkekte orgazm sperm kanallarının açılarak spermin dışarı boşalmasını sağlar ve bu nedenle orgazm erkeğin üreme işlevlerinin çok önemli bir parçasını oluşturur.
Bilimsel olarak gebelik oluşması için kadının orgazm olmasının şart olduğu şeklinde bir bilgi yer almamakla beraber son veriler orgazm esnasında oluşan rahim kasılmalarının spermlerin Fallop tüplerine daha kolay geçtiğini göstermektedir.
Erkekte orgazm sperm kanallarının açılarak spermin dışarı boşalmasını sağlar ve bu nedenle orgazm erkeğin üreme işlevlerinin çok önemli bir parçasını oluşturur.
Bilimsel olarak gebelik oluşması için kadının orgazm olmasının şart olduğu şeklinde bir bilgi yer almamakla beraber son veriler orgazm esnasında oluşan rahim kasılmalarının spermlerin Fallop tüplerine daha kolay geçtiğini göstermektedir.
Etiketler:
Doğum Kontrol Yöntemleri Yolları,
Frengi,
Gebelik,
Genital Herpes,
Hamilelik,
interfilite,
kısırlık,
Sifiliz
Orgazm Nasıl Olunur? Orgazm Nedir ?
Orgazm olgusunu tarif etmek zordur. Orgazm, çeşitli cinsel uyaranlarla beynin uyarılması ile başlayan ve uyaranların etkisiyle kişide hem bedensel hem de ruhsal olarak algılanan bir “histir”.
Orgazm oluşumu için en önemli uyaran dokunsal olanlar olmasına karşın (cinsel ilişki ve kendi kendini tatmin dokunsal uyaran türleridir) sadece görsel veya işitsel uyaranlarla orgazm olunması da özellikle kadınlarda imkan dahilindedir.
Orgazm oluşumu için en önemli uyaran dokunsal olanlar olmasına karşın (cinsel ilişki ve kendi kendini tatmin dokunsal uyaran türleridir) sadece görsel veya işitsel uyaranlarla orgazm olunması da özellikle kadınlarda imkan dahilindedir.
Kadınlarda Mastürbasyon
Kadınlar penisi andıran şekilleri nedeniyle bazı sebze ve meyveleri bu amaçla kullandıkları bilinmektedir ancak bu şekilde kirli,kırılabilir nesnelerin vajinal uyarı için kullanılması enfeksiyon ve yaralanmalara neden olabileceğinden önerilmez. En iyisi bu amaç için yapılmış vibratör ve protezlerin uygun temizlik yapılarak ve üreticinin önerisine göre (kayganlaştırıcılar ile m) kullanılmasıdır. Bazı kadınlarda orgazma ulaşmak kasıklarının veya meme uçlarının uyarılması (mastürbasyon ) ile bile mümkündür.
Kadınların çoğunluğu mastürbasyon için vibratör kullanmaktan hoşlanmaktadır. Günümüzde çok çeşitli seks ürünleri vardır. Cinsellikten duyulan zevk ve heyecan bu ürünleri deneme konusundaki çekingenliği hızla azaltmaktadır. Neyse ki çağımızda bu tip araçları temin etmek için pek çok kaliteli ve güvenilir şirketler mevcuttur. Bu tür şirket adreslerine özellikle ülkemizde internet aracılığı ulaşabilirsiniz.
Kadınların çoğunluğu mastürbasyon için vibratör kullanmaktan hoşlanmaktadır. Günümüzde çok çeşitli seks ürünleri vardır. Cinsellikten duyulan zevk ve heyecan bu ürünleri deneme konusundaki çekingenliği hızla azaltmaktadır. Neyse ki çağımızda bu tip araçları temin etmek için pek çok kaliteli ve güvenilir şirketler mevcuttur. Bu tür şirket adreslerine özellikle ülkemizde internet aracılığı ulaşabilirsiniz.
Çiftler için Mastürbasyon
Kendilerine neyin ne derece zevk verdiğini bulma fırsatıdır. Bu da kişilerin cinsel hayatını zenginleştirmelerinde yardımcı olur.
Birlikte yapılan mastürbasyon seks hayatınıza değişik bir alternatif olabilir. Birlikte yapılan mastürbasyon için çeşitli pozisyonlar vardır. Örneğin, kadın ve erkek yan yana yatarlar. Kadının yüzü erkeğe dönük olarak vücütları birbirine değecek şekilde yatarlar. Erkek kadının ensesini yüzünü öpebilir ve ğöğüslerini okşayabilir. Bu arada kadın eliyle cinsel organlarını uyarabilir. Erkek ise kadın sürtünerek kendini doyum noktası getirebilir.
Birlikte yapılan mastürbasyon seks hayatınıza değişik bir alternatif olabilir. Birlikte yapılan mastürbasyon için çeşitli pozisyonlar vardır. Örneğin, kadın ve erkek yan yana yatarlar. Kadının yüzü erkeğe dönük olarak vücütları birbirine değecek şekilde yatarlar. Erkek kadının ensesini yüzünü öpebilir ve ğöğüslerini okşayabilir. Bu arada kadın eliyle cinsel organlarını uyarabilir. Erkek ise kadın sürtünerek kendini doyum noktası getirebilir.
erkeklerde cinsel güç artırıcı bitkisel ürünler
TARÇIN: Cinsel isteği çok arttırır.
ZATER: Ruhen ve bedenen canlılık sağlar.Cinsel gücü arttırır ve iktidarsızlığı giderir. Kekik gibi kullanılır Toz halinde yemeklere serpilir. Çay olarak ta kullanılır.
ZENCEFİL: Tüm vücudu uyararak bedenin ve zihnin çalışma gücünü arttırır.Erkekte cinsel gücü ve isteği cok atırır. Günlük miktar bir kahve kaşığıdır. Toz halinde reçel marmelatlara veya hamurişlerine karıştırılır. Et yemeklerine ve sosa karıştırılır. Süt ve salebe de karıştırılabilinir.
KEKİK: Vucudun savunma gücünü artırır. Erkekte cinsel arzuyu artırır. Karanfil-Cinsel isteği çok artırır. Gunde 1-2 adet yeterlidir. Yemekte et suyu sebze ve kompostolara katılarak yenir.
KİŞNİŞ: Erkeklerde cinsel arzuyu artırır. Günde bir kahve kaşığı kullanılır. Sinir sistemine de cok yararlıdır. Et yemeklerine veya yemeklerde soslara konur. Bir bardak sıcak suya yarım kahve kaşığı kişniş karıştırılıp, yemek üzerine içilebilir.
VANİLYA: Çeşitli sebeplerle (Ruhi ve Bedeni zayıflık) erkeklerde görülen cinsel iktidarsızlığı giderir ve onlara cinsel güç kazandırır. Pasta ve sütlü tatlılarda kullanılır.
YULAF: Cinsel iktidarsızlığı giderir. Aksamları salep gibi içilerek yatılabilir. Sabahları yulaf u veya sütle pişirilip içine ceviz fındık kuru üzüm katılarak yenebilir. Fazla ve sürekli yenmemelidir.
KIRMIZI BİBER: Cinsel isteği çok artırır. Damar sertliği, üre ve tansiyonu olanlar yememelidir.
SİVRİ BİBER: Bol C, P, K vitamini vardır. Erkeklerde cinsel istegi çok artırır.
HARDAL: Cinsel arzuyu çok artırır. Sinirleri kuvvetlendirir. Midesi hassas olanlar, karaciğer, damarsetliğive tansiyonu olanlar kullanmamalıdır veya çok az almalıdır.
KEREVİZ: Çeşitli iç salgı bezlerine tesir eder ve onların faaliyetlerini artırır. erkeklerde cinsel faaliyeti cok artırır. vakitsiz iktidarsızlığı önler.
ZATER: Ruhen ve bedenen canlılık sağlar.Cinsel gücü arttırır ve iktidarsızlığı giderir. Kekik gibi kullanılır Toz halinde yemeklere serpilir. Çay olarak ta kullanılır.
ZENCEFİL: Tüm vücudu uyararak bedenin ve zihnin çalışma gücünü arttırır.Erkekte cinsel gücü ve isteği cok atırır. Günlük miktar bir kahve kaşığıdır. Toz halinde reçel marmelatlara veya hamurişlerine karıştırılır. Et yemeklerine ve sosa karıştırılır. Süt ve salebe de karıştırılabilinir.
KEKİK: Vucudun savunma gücünü artırır. Erkekte cinsel arzuyu artırır. Karanfil-Cinsel isteği çok artırır. Gunde 1-2 adet yeterlidir. Yemekte et suyu sebze ve kompostolara katılarak yenir.
KİŞNİŞ: Erkeklerde cinsel arzuyu artırır. Günde bir kahve kaşığı kullanılır. Sinir sistemine de cok yararlıdır. Et yemeklerine veya yemeklerde soslara konur. Bir bardak sıcak suya yarım kahve kaşığı kişniş karıştırılıp, yemek üzerine içilebilir.
VANİLYA: Çeşitli sebeplerle (Ruhi ve Bedeni zayıflık) erkeklerde görülen cinsel iktidarsızlığı giderir ve onlara cinsel güç kazandırır. Pasta ve sütlü tatlılarda kullanılır.
YULAF: Cinsel iktidarsızlığı giderir. Aksamları salep gibi içilerek yatılabilir. Sabahları yulaf u veya sütle pişirilip içine ceviz fındık kuru üzüm katılarak yenebilir. Fazla ve sürekli yenmemelidir.
KIRMIZI BİBER: Cinsel isteği çok artırır. Damar sertliği, üre ve tansiyonu olanlar yememelidir.
SİVRİ BİBER: Bol C, P, K vitamini vardır. Erkeklerde cinsel istegi çok artırır.
HARDAL: Cinsel arzuyu çok artırır. Sinirleri kuvvetlendirir. Midesi hassas olanlar, karaciğer, damarsetliğive tansiyonu olanlar kullanmamalıdır veya çok az almalıdır.
KEREVİZ: Çeşitli iç salgı bezlerine tesir eder ve onların faaliyetlerini artırır. erkeklerde cinsel faaliyeti cok artırır. vakitsiz iktidarsızlığı önler.
Etiketler:
erkeklerde cinsel güç artırıcı ürünler,
KEKİK,
TARÇIN,
ZATER,
zencefil
Vajinal Enfeksiyon
Vajinal enfeksiyon
Vajinal florada yer alan mikroorganizmalar arasındaki denge bozulduğunda bu mikroorganizmalardan biri veya birkaçı fazla çoğalarak enfeksiyonlara yol açar. Vajinal enfeksiyonlarda vajinal salgının miktarı, rengi ve kokusu değişir.
Vajinal florada yer alan mikroorganizmalar arasındaki denge bozulduğunda bu mikroorganizmalardan biri veya birkaçı fazla çoğalarak enfeksiyonlara yol açar. Vajinal enfeksiyonlarda vajinal salgının miktarı, rengi ve kokusu değişir.
Sağlıklı vajina nasıl olmalı ?
Östrojen vajinanın üst tabakasındaki hücrelerin kalınlaşmasını sağlayarak kadınları vajinal enfeksiyonlardan korur.
Sağlıklı bir kadında vajina, vajinal florayı oluşturan birçok mikroorganizma içerir. Normal vajinal salgılar kokusuz ve renksizdir. Cinsel aktivite, yaş, menstrual siklusun dönemi, genel sağlık durumu ve beslenme vajinal salgıda değişikliklere yol açabilir.
Sağlıklı bir kadında vajina, vajinal florayı oluşturan birçok mikroorganizma içerir. Normal vajinal salgılar kokusuz ve renksizdir. Cinsel aktivite, yaş, menstrual siklusun dönemi, genel sağlık durumu ve beslenme vajinal salgıda değişikliklere yol açabilir.
Vajinit nedir?
Vajinanın akıntı, koku, iritasyon (tahriş) ve kaşıntı ile karakterize iltihabi bir durumudur. Enfeksiyonlar,vajinal duş,sprey, kondom ve spermisidal (sperm öldürücü maddeler) gibi kimyasal maddeler içeren ürünleri n kullanılması ve östrojen (kadınlık hormonu) eksikliği vajinite neden olur.
Etiketler:
Vajinit,
Vajinit hastalıkları,
Vajinit nedir,
Vajinit problemleri
1 Ocak 2009 Perşembe
İğneli Epilasyon
Kalıcı çözümlerdendir. İnce ve yumuşak iğnelerle kıl köküne girip zayıf akımlı elektrikle köklerin yakılması yöntemidir. Tahrip olan kıl daha sonra cımbızla çekilerek alınır. Elektrik akımı zayıf olduğu için pek acı duyulmasa da hassas bölgeler için lokal anestezi yapılabilir. Seansların sayısı, yapılan bölgedeki tüy yoğunluğuna ve tüylerin alınmaya uygun gelişmişlik evresine göre değişir.
Hamilelerin uygulamaması gereken bir yöntemdir.
Riskleri: - İğneler nedeniyle ciltte geçici küçük izler oluşur.
- Tüm tüylerin temizlenmesi için uzun süreli seanslara katılmak gerekir.
Uygulama önerileri:- Uzman kişilere yaptırılmalı.
- Uygulamanın yapılacağı yer ve iğneler hijyenik olmalı.
Hamilelerin uygulamaması gereken bir yöntemdir.
Riskleri: - İğneler nedeniyle ciltte geçici küçük izler oluşur.
- Tüm tüylerin temizlenmesi için uzun süreli seanslara katılmak gerekir.
Uygulama önerileri:- Uzman kişilere yaptırılmalı.
- Uygulamanın yapılacağı yer ve iğneler hijyenik olmalı.
Mavi Işıklı Lazer Epilasyon
Lazer teknolojileri arasında en yenisi mavi ışık lazer epilasyon. Özelliği ne mi? Yapması hem çok da kısa zaman alıyor, hem de canınız bundan böyle acımıyor! Lekelenme, yanma riski de yok!
Lazer epilasyon teknikleri ile ilgili bir sürü yazı yazdım, bilgi verdim. "Nedir bu mavi ışık lazer?" sorusunun cevabını da şimdi açıklıyorum: Acısız, ağrısız ve yanma riski olmadan tüylerinizden kurtulma yöntemidir. "Olur mu öyle şey?" demeyin, oldu bile! Ben de olmaz dedim, uzat kolunu dediler ve evet acı yok!
İstenmeyen kıllar nasıl yok ediliyor?
Işık enerjisi cilde uygulandığında, ısıya dönüşerek kıl köklerini tamamen acısız ve etkin bir şekilde yok ediyor.
Mavi ışığın piyasadaki lazer ve diğer ışık bazlı sistemlerden farkı nedir?
Mavi ışık, PTF (Fototerapik Flaş Teknolojisi) ve geniş bant ışığı bir araya getiren ilk ve tek terapi yöntemi.
Bu terapinin lazerler ve diğer ışık bazlı sistemlerden en büyük farkı 5 kat daha etkin oluşu. Mavi ışık teknolojisi, uygulamanın çok daha düşük enerjilerde yapılarak acısız olmasını sağlıyor. Uygulama sırasında enerji kıla odaklanıp çevresindeki dokuya zarar vermiyor.
Mavi ışık, melanin (kılda bulunan) ismindeki boya maddesi tarafından, tüm lazerlerden daha fazla emilmektedir. Kıl köklerinde melanin tarafından emilen ışık, hızla ısıya dönüşür ve kıl kökünü tahrip eder. Mavi ışık melanin tarafından daha yoğun emildiğinden, klasik lazere göre daha az enerji kullanmaktadır. Düşük enerji kullanımı ise deride oluşabilecek reaksiyonları minumum (aslında yok denebilir) seviyeye indirmektedir. Bu da mavi ışığı diğer uygulama metodlarından daha güvenilir kılıyor.
Mavi ışık uygulamaları rahatlatıcı olup, uygulama sonrası rahatsızlığa yol açmıyor. Herhangi bir uyuşturucu krem, jel ya da soğutma metodu gerektirmiyor.
Bu sistem, diğer uygulama metodlarına kıyasla 4-7 kat daha hızlı. Geniş başlıklar sayesinde seans süreleri kısalmıştır. Mesela bacak bölgesi epilasyonu 20 ila 40 dakika sürüyor. Uygulama ağrısızdır. Bölgeye anestezik madde uygulanması, yardımcı bir soğutma sistemi gerektirmez.
Sivilce tedavilerinde oldukça etkin bir yöntemdir. Leke tedavilerinde kabuklanma yapmadan çabuk sonuç verir.
Lazer epilasyon teknikleri ile ilgili bir sürü yazı yazdım, bilgi verdim. "Nedir bu mavi ışık lazer?" sorusunun cevabını da şimdi açıklıyorum: Acısız, ağrısız ve yanma riski olmadan tüylerinizden kurtulma yöntemidir. "Olur mu öyle şey?" demeyin, oldu bile! Ben de olmaz dedim, uzat kolunu dediler ve evet acı yok!
İstenmeyen kıllar nasıl yok ediliyor?
Işık enerjisi cilde uygulandığında, ısıya dönüşerek kıl köklerini tamamen acısız ve etkin bir şekilde yok ediyor.
Mavi ışığın piyasadaki lazer ve diğer ışık bazlı sistemlerden farkı nedir?
Mavi ışık, PTF (Fototerapik Flaş Teknolojisi) ve geniş bant ışığı bir araya getiren ilk ve tek terapi yöntemi.
Bu terapinin lazerler ve diğer ışık bazlı sistemlerden en büyük farkı 5 kat daha etkin oluşu. Mavi ışık teknolojisi, uygulamanın çok daha düşük enerjilerde yapılarak acısız olmasını sağlıyor. Uygulama sırasında enerji kıla odaklanıp çevresindeki dokuya zarar vermiyor.
Mavi ışık, melanin (kılda bulunan) ismindeki boya maddesi tarafından, tüm lazerlerden daha fazla emilmektedir. Kıl köklerinde melanin tarafından emilen ışık, hızla ısıya dönüşür ve kıl kökünü tahrip eder. Mavi ışık melanin tarafından daha yoğun emildiğinden, klasik lazere göre daha az enerji kullanmaktadır. Düşük enerji kullanımı ise deride oluşabilecek reaksiyonları minumum (aslında yok denebilir) seviyeye indirmektedir. Bu da mavi ışığı diğer uygulama metodlarından daha güvenilir kılıyor.
Mavi ışık uygulamaları rahatlatıcı olup, uygulama sonrası rahatsızlığa yol açmıyor. Herhangi bir uyuşturucu krem, jel ya da soğutma metodu gerektirmiyor.
Bu sistem, diğer uygulama metodlarına kıyasla 4-7 kat daha hızlı. Geniş başlıklar sayesinde seans süreleri kısalmıştır. Mesela bacak bölgesi epilasyonu 20 ila 40 dakika sürüyor. Uygulama ağrısızdır. Bölgeye anestezik madde uygulanması, yardımcı bir soğutma sistemi gerektirmez.
Sivilce tedavilerinde oldukça etkin bir yöntemdir. Leke tedavilerinde kabuklanma yapmadan çabuk sonuç verir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)