Erkekler için geliştirilen doğum kontrol iğnesinin çok etkili olduğu belirlendi.
Daily Mail gazetesinin haberine göre, 1000 kadar erkek üzerinde yapılan araştırmada, iki yıllık süre içinde iğneyi kullanan her 100 erkekten sadece biri eşinin, gebe kalmasına yol açtı.
Hiçbir doğum kontrol yönteminin yüzde 100 etkili olmadığını hatırlatan araştırmacılar bunun çok başarılı bir sonuç olduğunu belirttiler. Testosteron iğnesi, kısırlık sorunu olmayan ve daha önceki yıllarda çocuk sahibi olmuş 20-45 yaş arası Çinli erkeklerde denendi.
Bu erkeklerin 18-38 yaş arasındaki eşlerinin de herhangi bir kısırlık problemi bulunmadığı belirtildi.
Doğum Kontrol Hapları İle İlgili Bilinen 10 Yanlış Nedir?
Pekin'deki Ulusal Aile Planlaması Araştırma merkezinin araştırmasında, yöntemin yan etkisinin bulunmadığı ve sperm sayısının iğneyi bıraktıktan 4 ila 6 ay sonra eski haline geldiği belirtildi.
Aylık 500 miligram verilen testosteron iğnesi, FSH ve LH olarak bilinen düzenleyici beyin kimyasalının seviyesini azaltıyor. Bu da sperm üretimini engelliyor.
Testosteron temelli doğum kontrol yönteminin etkisiyle ilgili araştırma, "Journal of Clinical Endocrinology and Metabolism"in gelecek ayki sayısında yayımlanacak.
24 Mayıs 2009 Pazar
Baş Ağrısının Nedenleri
Baş ağrıları, sinir bozucu derecede şiddetli ya da önemsenmeyecek kadar hafif olabilir. Fakat şiddeti ne olursa olsun sürekli ya da sık sık baş ağrısı çeken insanlar bundan önemli derecede etkilenir. Bu ağrı kişilerin hayattan aldıkları zevki azaltır, günlük yaşamlarının olumsuz bir yönde ilerlemesine sebep olur.
Baş Ağrısının Nedenleri
TEHLİKELİ AMA ÖLÜME YOL AÇMA ORANI DÜŞÜK
-TEHLİKELİ AMA ÖLÜME YOL AÇMA ORANI DÜŞÜK-
-Domuz gribi öldürücü bir hastalık mıdır?: Domuz grip virüsünün insanlarda yaptığı hastalık öldürücü olmakla beraber olayın sevindirici tarafı hastalığın ölümlere yol açma oranının çok yüksek olmamasıdır. Domuz gribi son iki ay içinde 8 binden fazla insanda görülmüş, bunların 70 kadarı ölmüştür. Buna göre domuz gribinin insanlarda ölüme yol açma oranı yüzde birin de altındadır. Bu virüsün domuzlarda da ölüme yol açma oranı da yüzde 1-4 arasında değişmektedir.
-Nasıl teşhis edilir?: İnfluenza A virüsünün teşhisi solunum yolları salgılarında virüsün gösterilmesiyle olur. Hastanın kanında grip virüslerine karşı oluşmuş antikorların ölçülmesiyle de teşhise varılabilir.
-Domuz gribi öldürücü bir hastalık mıdır?: Domuz grip virüsünün insanlarda yaptığı hastalık öldürücü olmakla beraber olayın sevindirici tarafı hastalığın ölümlere yol açma oranının çok yüksek olmamasıdır. Domuz gribi son iki ay içinde 8 binden fazla insanda görülmüş, bunların 70 kadarı ölmüştür. Buna göre domuz gribinin insanlarda ölüme yol açma oranı yüzde birin de altındadır. Bu virüsün domuzlarda da ölüme yol açma oranı da yüzde 1-4 arasında değişmektedir.
-Nasıl teşhis edilir?: İnfluenza A virüsünün teşhisi solunum yolları salgılarında virüsün gösterilmesiyle olur. Hastanın kanında grip virüslerine karşı oluşmuş antikorların ölçülmesiyle de teşhise varılabilir.
Domuz Gribi Sebepleri Neler ?
Ağız kokusunun Nedenleri
Sigara diş tedavinizi de geciktirir
Sigara içmek ağız bölgesinde gelişen yara ve cerrahi işlemlerin iyileşme sürecini negatif yönde etkilemektedir. Bu nedenle diş hekimleri her türlü cerrahi işlem sonrası hastalarına, yara iyileşmesi tamamlanıncaya kadar sigara içmemesini tavsiye eder.
Ağız konusu sigara içmenin en kötü etkilerinden biri
Sigara içmek, halitozis denilen kötü ağız kokusuna neden olur. Sigara içen kişilerde ağız içi kimya bozulur, diş bakteri plağı gelişimi artar ve zamanla dişeti problemleri, tat duyusunda azalma ve sonuçta bağışıklığın düşmesi ile ağızda iltihap odakları oluşur. Nikotin bütün tütün ürünleri içinde en yaygın bilinenidir. Etkilerinden birinin de tükürük miktarını azaltması olduğu bilinmektedir. Tükürük miktarının azalması ağız kuruluğu, bakteri plak oluşumu ve buna bağlı ağız kokusunu tetikler.
Kanserin öncüsü Lökoplaki en çok sigara içenlerde görülüyor
Sigaranın ağızda neden olduğu en önemli hastalıklardan biri de “lökoplaki”dir. Yani beyaz damak… önemlidir çünkü kanserin öncüsü olabilir. Hastalığın belirtileri tükürük kanal çıkışlarında, yanak içlerinde, damakta, dişetlerinde, dilde, boğaz duvarında ve bazen de gırtlakta beyaz ya da mavimsi beyaz kalınlaşmalar şeklinde tarif edilebilir. Zaman zaman bu kalınlıklar sert ya da kabuklu olabilir. Hastalığın asıl nedeni bilinmese de en çok sigara içenlerde rastlanır.
Sigara içmek ağız bölgesinde gelişen yara ve cerrahi işlemlerin iyileşme sürecini negatif yönde etkilemektedir. Bu nedenle diş hekimleri her türlü cerrahi işlem sonrası hastalarına, yara iyileşmesi tamamlanıncaya kadar sigara içmemesini tavsiye eder.
Ağız konusu sigara içmenin en kötü etkilerinden biri
Sigara içmek, halitozis denilen kötü ağız kokusuna neden olur. Sigara içen kişilerde ağız içi kimya bozulur, diş bakteri plağı gelişimi artar ve zamanla dişeti problemleri, tat duyusunda azalma ve sonuçta bağışıklığın düşmesi ile ağızda iltihap odakları oluşur. Nikotin bütün tütün ürünleri içinde en yaygın bilinenidir. Etkilerinden birinin de tükürük miktarını azaltması olduğu bilinmektedir. Tükürük miktarının azalması ağız kuruluğu, bakteri plak oluşumu ve buna bağlı ağız kokusunu tetikler.
Ağız kokusunun Nedenleri
Kanserin öncüsü Lökoplaki en çok sigara içenlerde görülüyor
Sigaranın ağızda neden olduğu en önemli hastalıklardan biri de “lökoplaki”dir. Yani beyaz damak… önemlidir çünkü kanserin öncüsü olabilir. Hastalığın belirtileri tükürük kanal çıkışlarında, yanak içlerinde, damakta, dişetlerinde, dilde, boğaz duvarında ve bazen de gırtlakta beyaz ya da mavimsi beyaz kalınlaşmalar şeklinde tarif edilebilir. Zaman zaman bu kalınlıklar sert ya da kabuklu olabilir. Hastalığın asıl nedeni bilinmese de en çok sigara içenlerde rastlanır.
14 Mayıs 2009 Perşembe
Gençlik iksiri
Protect & Perfect Intense güzellik kremi, Man- chester Üniversitesi’ndeki testlerden sonra etkisi bilimsel olarak kanıtlanan dünyanın ilk antia-ging kremi oldu. Krem, fibrillin isimli maddenin üretimini artırarak cildin genç kalmasını sağlıyor
İlk olarak 2003’te piyasaya sürülen Protect & Perfect güzellik kremi, İngiliz bilim adamı Steward Long tarafından büyük bir gizlilikle geliştirilmişti. Piyasaya çıktığı ilk günde mağazanın 2 haftalık stoğu yoğun talep üzerine anında tükendi ve 9 ay içinde 6 milyon krem satıldı. Bunun ardından çalışmalarına devam eden Steward Long, Protect & Perfect Intense’i geliştirdi. 18 ay önce Refine and Rewind ismiyle satışa sulunan ürünün cildi sıkılaştırma ve kırışıklıkları gidermede diğer nemlediricilere oranla 2 kat daha etkili olduğu öne sürülüyordu. Ancak 30 ml’si 20 sterline satılan kremin üreticisi Boots, bunu bilimsel olarak kanıtlamaya karar verdi. Manchester Üniversitesi’nin bağımsız bilim adamları tarafından yürütülen ve British Dermatology dergisinde yayınlanan araştırmalarda krem 1 yıl boyunca 60 gönüllü üzerinde denendi. Testler, Protect & Perfect Intense’i kullananların yüzde 70’inin kırışıklıklarında önemli oranda azalma görüldüğünü ve cildin canlandığını ortaya koydu. Uzmanlardan da onay alan krem, içerdiği vitamin, protein, bitki özleri ve antioksidanlar sayesinde cildin sıkı ve gergin kalmasını sağlayan ancak güneş ve yaşlanmanın etkisiyle giderek azalan “fibrillin” isimli bir maddenin üretimini artırıyor.
İlk olarak 2003’te piyasaya sürülen Protect & Perfect güzellik kremi, İngiliz bilim adamı Steward Long tarafından büyük bir gizlilikle geliştirilmişti. Piyasaya çıktığı ilk günde mağazanın 2 haftalık stoğu yoğun talep üzerine anında tükendi ve 9 ay içinde 6 milyon krem satıldı. Bunun ardından çalışmalarına devam eden Steward Long, Protect & Perfect Intense’i geliştirdi. 18 ay önce Refine and Rewind ismiyle satışa sulunan ürünün cildi sıkılaştırma ve kırışıklıkları gidermede diğer nemlediricilere oranla 2 kat daha etkili olduğu öne sürülüyordu. Ancak 30 ml’si 20 sterline satılan kremin üreticisi Boots, bunu bilimsel olarak kanıtlamaya karar verdi. Manchester Üniversitesi’nin bağımsız bilim adamları tarafından yürütülen ve British Dermatology dergisinde yayınlanan araştırmalarda krem 1 yıl boyunca 60 gönüllü üzerinde denendi. Testler, Protect & Perfect Intense’i kullananların yüzde 70’inin kırışıklıklarında önemli oranda azalma görüldüğünü ve cildin canlandığını ortaya koydu. Uzmanlardan da onay alan krem, içerdiği vitamin, protein, bitki özleri ve antioksidanlar sayesinde cildin sıkı ve gergin kalmasını sağlayan ancak güneş ve yaşlanmanın etkisiyle giderek azalan “fibrillin” isimli bir maddenin üretimini artırıyor.
Kalp Hastalıkları Riski
Kalp hastalıkları, kanser ve inmeden sonra ölüm riski taşıyan dördüncü hastalık...
Alzheimer Derneği Mersin Şube Başkanı Selami Gedik, günümüzde yaşlılarda kalp hastalıkları, kanser ve inmeden sonra ölüm riski taşıyan dördüncü hastalığın "Alzheimer' olduğunu belirtti.
Alzheimer hastalığında en önemli görevin hasta yakınlarına düştüğünü söyleyen Alzheimer Derneği Mersin Şube Başkanı Selami Gedik, "Başlangıçta bir hastanız varken zamanla iki hastanız oluyor. Hasta ve ona bakmakla yükümlü hasta yakını. Hasta yakınlarının hastalığın niteliğini, belirtilerini, ortaya çıkabilecek sorunları ve bunlarla başa çıkma yollarını iyi anlamaları, hem kendi ruh sağlıkları ve mutlulukları, hem de hastanın bakımını en iyi şekilde yapabilmeleri için çok önemli" diye konuştu.
"HASTALIĞIN MALİYETİ OLDUKÇA YÜKSEK"
Selami Gedik, "Günümüzde yaşlılarda kalp hastalıkları, kanser ve inmeden sonra en sık karşılaşılan dördüncü hastalık olan Alzheimer hastalığının mali portresi de ülke bütçelerini derinden etkileyecek büyüklüktedir. 2050 yılında dünyadaki yaşlı insanların sayısının çocukların sayısını aşacağını düşünürsek, bundan tek sonuç çıkarabiliriz: Alzheimer önümüzdeki yıllarda gündemimizi daha da çok meşgul edecek" dedi.
"BUNAMA KADER DEĞİLDİR"
Tehlike sinyalleri veren Alzheimer hastalığını, durduran ya da geri döndüren bir tedavi şekli bulunmasa da, hastalığın belirtilerini belli ölçülerde gidererek, hem hastanın hem de yakınlarının yaşam kalitesini mevcut artırabilecek tedavi yöntemlerinin mevcut olduğunu ifade eden Gedik, "Bunama yaşlılığın kaderi değildir. Bunu bir mesaj olarak hasta ve hasta yakınlarına vererek hayatlarını kolaylaştırmaya çalışıyoruz" diye konuştu.
"PAYLAŞTIKÇA YÜK AZALIR"
Hastalığın toplumda daha iyi tanınması, bakım desteğinin sağlanması ve bu konudaki bilimsel çalışmaların artırılması için çaba gösterdiklerini söyleyen Gedik, "Özellikle hasta yakınlarıyla sürekli diyalog içerisinde olup, bilgi ve deneyim paylaşımını sağlıyoruz" dedi. Alzheimer hasta ve hasta yakınları ile uzmanlar arsında bir köprü oluşturmak amacıyla düzenli olarak aylık eğitim toplantıları düzenlediklerini belirten Gedik, "Alzheimer hastalığının paylaştıkça yükü azalacak" dedi.(habertürk)
Alzheimer Derneği Mersin Şube Başkanı Selami Gedik, günümüzde yaşlılarda kalp hastalıkları, kanser ve inmeden sonra ölüm riski taşıyan dördüncü hastalığın "Alzheimer' olduğunu belirtti.
Alzheimer hastalığında en önemli görevin hasta yakınlarına düştüğünü söyleyen Alzheimer Derneği Mersin Şube Başkanı Selami Gedik, "Başlangıçta bir hastanız varken zamanla iki hastanız oluyor. Hasta ve ona bakmakla yükümlü hasta yakını. Hasta yakınlarının hastalığın niteliğini, belirtilerini, ortaya çıkabilecek sorunları ve bunlarla başa çıkma yollarını iyi anlamaları, hem kendi ruh sağlıkları ve mutlulukları, hem de hastanın bakımını en iyi şekilde yapabilmeleri için çok önemli" diye konuştu.
"HASTALIĞIN MALİYETİ OLDUKÇA YÜKSEK"
Selami Gedik, "Günümüzde yaşlılarda kalp hastalıkları, kanser ve inmeden sonra en sık karşılaşılan dördüncü hastalık olan Alzheimer hastalığının mali portresi de ülke bütçelerini derinden etkileyecek büyüklüktedir. 2050 yılında dünyadaki yaşlı insanların sayısının çocukların sayısını aşacağını düşünürsek, bundan tek sonuç çıkarabiliriz: Alzheimer önümüzdeki yıllarda gündemimizi daha da çok meşgul edecek" dedi.
"BUNAMA KADER DEĞİLDİR"
Tehlike sinyalleri veren Alzheimer hastalığını, durduran ya da geri döndüren bir tedavi şekli bulunmasa da, hastalığın belirtilerini belli ölçülerde gidererek, hem hastanın hem de yakınlarının yaşam kalitesini mevcut artırabilecek tedavi yöntemlerinin mevcut olduğunu ifade eden Gedik, "Bunama yaşlılığın kaderi değildir. Bunu bir mesaj olarak hasta ve hasta yakınlarına vererek hayatlarını kolaylaştırmaya çalışıyoruz" diye konuştu.
"PAYLAŞTIKÇA YÜK AZALIR"
Hastalığın toplumda daha iyi tanınması, bakım desteğinin sağlanması ve bu konudaki bilimsel çalışmaların artırılması için çaba gösterdiklerini söyleyen Gedik, "Özellikle hasta yakınlarıyla sürekli diyalog içerisinde olup, bilgi ve deneyim paylaşımını sağlıyoruz" dedi. Alzheimer hasta ve hasta yakınları ile uzmanlar arsında bir köprü oluşturmak amacıyla düzenli olarak aylık eğitim toplantıları düzenlediklerini belirten Gedik, "Alzheimer hastalığının paylaştıkça yükü azalacak" dedi.(habertürk)
Kuş ve Domuz Gribi
Kuş ve domuz gribi genetik olarak birleşirse...
Londra'daki Queen Mary Koleji'nden virüs uzmanı John Oxford, H1N1 domuz gribi ve H5N1 kuş gribi virüslerinin bir kişiye aynı anda bulaşması halinde, bu virüslerin gen alışverişinde bulunabileceklerini ve çok tehlikeli, insandan insana bulaşabilen yeni bir virüsün ortaya çıkabileceğini belirtti.
Oxford, önemsizden önemliye artan şekilde numaralandığında, mevsimsel grip 3, domuz gribi 5, kuş gribi 6'ncı olurken, domuz ve kuş griplerinin birleşmesiyle ortaya çıkacak virüsün önem derecesinin en az 7 olacağını vurguladı.
Mutasyon olası ama endişeye gerek yok
Ancak Fransız uzman Bruno Lina, durumun abartılmamasından yana olduğunu belirtti.
Kuş ve domuz griplerinin birleşerek yeni bir virüsün ortaya çıkmasının mümkün olduğunu söyleyen Lina, ancak 6 yıldır laboratuvarda bile kuş gribi ve insandaki grip virüsünden başka bir virüs meydana getirmeyi başaramadıklarını, bu virüslerin "bir araya gelmek istemediklerini" söyledi.
Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) verilerine göre, 2003'ten bu yana H5N1 virüsünün neden olduğu kuş gribi nedeniyle dünya genelinde 250'den fazla kişi öldü. İnsana bulaşması zor olsa da kuş gribi virüsü genellikle öldürücü.
H1N1 virüsünün neden olduğu domuz gribi ise insandan insana kolayca geçebiliyor ancak bu virüsten ölüm oranı nispeten düşük.
Londra'daki Queen Mary Koleji'nden virüs uzmanı John Oxford, H1N1 domuz gribi ve H5N1 kuş gribi virüslerinin bir kişiye aynı anda bulaşması halinde, bu virüslerin gen alışverişinde bulunabileceklerini ve çok tehlikeli, insandan insana bulaşabilen yeni bir virüsün ortaya çıkabileceğini belirtti.
Oxford, önemsizden önemliye artan şekilde numaralandığında, mevsimsel grip 3, domuz gribi 5, kuş gribi 6'ncı olurken, domuz ve kuş griplerinin birleşmesiyle ortaya çıkacak virüsün önem derecesinin en az 7 olacağını vurguladı.
Mutasyon olası ama endişeye gerek yok
Ancak Fransız uzman Bruno Lina, durumun abartılmamasından yana olduğunu belirtti.
Kuş ve domuz griplerinin birleşerek yeni bir virüsün ortaya çıkmasının mümkün olduğunu söyleyen Lina, ancak 6 yıldır laboratuvarda bile kuş gribi ve insandaki grip virüsünden başka bir virüs meydana getirmeyi başaramadıklarını, bu virüslerin "bir araya gelmek istemediklerini" söyledi.
Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) verilerine göre, 2003'ten bu yana H5N1 virüsünün neden olduğu kuş gribi nedeniyle dünya genelinde 250'den fazla kişi öldü. İnsana bulaşması zor olsa da kuş gribi virüsü genellikle öldürücü.
H1N1 virüsünün neden olduğu domuz gribi ise insandan insana kolayca geçebiliyor ancak bu virüsten ölüm oranı nispeten düşük.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)